Bu görkemli buluşmaya hepimiz hoş geldik.
Bizim görkemimizi bu denli ortaya çıkaran 3 Temmuz Darbesi’nin kendisidir.
3 Temmuz günü içinde Fenerbahçeli yöneticilerinin ve Fenerbahçe Spor Kulübünün bulunduğu, tüm kontrol mekanizmasına malum çevreler tarafından el konuldu devasa büyüklükteki bir araç yokuş aşağı Fenerbahçelilerin üzerine doğru bırakıldı.
Fenerbahçeli yöneticiler araç içinde üzerlerine doğru hızla gittikleri çok sevgili taraftarını elleri kolları bağlanmış vaziyette izlerken, Fenerbahçeliler bir taraftan bu aracın neden kontrolden çıktığını anlamaya çalışıyor, diğer taraftan da çarpışmanın kaçınılmaz sonucunu düşünüyordu.
Sonra Fenerbahçeliler; o aracın aşağıya daha hızlı inmesi için yolu kayganlaştırmaya, arkasından itmeye, hatta ellerine ne geçerse üzerine atmaya çalışan dışarıda birileri olduğunu gördüler.
Fenerbahçeliler o kişileri tanıyorlardı.
Çünkü aracın içindeki “kahraman” yıllarca Fenerbahçelilere o kişileri göstermişti. Göstermekle kalmamış onlarla her yerde mücadele etmiş, onları yenmişti.
Ve Fenerbahçeli içine düşürüldüğü durumun hemen farkına vararak çok sevdiği Fenerbahçe’sini, yöneticilerini ve Kulübü’nü kurtarmak için kendisini bir anda yola, tırın önüne atıverdi.
Öylesine kalabalık, öylesine güçlü, öylesine tutkulu, aşk dolu, öylesine coşkulu, öylesine bilinçli, öylesine kararlı, öylesine istekli, öylesine sarsılmazlardı ki o yokuş aşağı kontrolsüzce inen, savrulan devasa büyüklükteki kütleyi kuşatıp önce hızını yavaşlattılar, sonra da yönünü değiştirdiler.
Ve o ana kadar aracın devrilmesi, yoldan çıkması, Fenerbahçelilerin üzerine çarpması, yıkılması, için elinden gelen her türlü kirli, pis oyunu oynamış o malum çevreler, kişiler bir anda ne olduğuna şaşırarak durdular.
Hiç kimse böylesine bir karşı duruşu beklemiyordu.
Onlar Fenerbahçelileri hep kendileri gibi tutarsız, kaypak, ilkesiz sanıyor ve Fenerbahçelilerden kendileri gibi davranışlar bekliyordu. Bütün oyun da bunun üzerine kurmuştu.
Ancak Fenerbahçeli için söz konusu Fenerbahçe ise gerisi düşünülmezdi.
Çünkü bu şehirde bundan yaklaşık 90 yıl önce kurtuluş meşalesini yakmış olan ve bizi şu karşıdaki tepeden izleyen o büyük Kahraman öğretmişti;
Parola Vatan; İşareti namustu!
Fenerbahçeli için de;
Parola Fenerbahçe; İşareti namustu.
Onurdu!
O Fenerbahçeliler sizlersiniz!
O Fenerbahçeliler bizleriz!
O Fenerbahçeliler artık Fenerbahçe’dir!
Sarıdır, laciverttir!
Fenerbahçe Türkiye’dir!
Eğer bugün burada toplanabilmişsek; sevdamızdandır, tutkumuzdandır, coşkumuzdandır, yenilmek bilmez, sarsılmaz kararlılığımızdandır.
İnancımızdandır!
Biz neye inanıyoruz?
1 senedir Metris’te tutsak edilmiş Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı bundan yıllar önce yaptığı konuşmasında şöyle diyordu:
“Ben Fenerbahçe’den bir şey almaya gelmedim arkadaşlarımla; biz Fenerbahçe’ye vermeye geldik…”
Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye her şeyini verdi.
Bugün geldiğimiz noktada Fenerbahçe için özgürlüğünü de ortaya koyduğunu görüyoruz.
O Fenerbahçe için bir şeyler vermekten vazgeçseydi başkaları gibi olurdu; Fenerbahçe de böyle olmazdı!
Biz burada olmazdık, daha kötüsü onlar gibi olurduk, hiçbir farkımız kalmazdı.
14 yıl boyunca her gün Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’ye verdiklerini, yaptıklarını, kazandırdıklarını izlediğimiz, takip ettiğimiz, yaşadığımız için Aziz Yıldırım’a inanıyoruz.
14 yıl boyunca Fenerbahçe’nin tüm vizyonunu değiştirdiği, yaptığı, kazandırdığı eserlerinin içinde yaşadığımız, mutlu olduğumuz için Aziz Yıldırım’a inanıyoruz.
14 yıl sonunda karşılaştığı bu büyük haksızlık karşısında dahi dik duruşunu kaybetmediği ve sonuna kadar mücadele edeceğini gördüğümüz için Aziz Yıldırım’a inanıyoruz.
14 yıl süresince mücadelesini verdiği, karşı durduğu insanların O’na ve Fenerbahçe’ye yaptıklarını gördüğümüz için Aziz Yıldırım’a inanıyoruz.
Biz Aziz Yıldırım’a, Şekip Mosturoğlu’na, İlhan Ekşioğlu’na, Tamer Yelkovan’a ve Cemil Turan’a tüm kalbimizle ve içtenlikle inanıyoruz.
Değerli Fenerbahçeliler,
Hiç kuşkusuz 3 Temmuz Darbesi’nin en büyük kahramanlarından biri sizlersiniz.
Aziz Yıldırım size çok inandığı için bu işe baş koydu, sizin için, Fenerbahçe için mücadeleye devam ediyor.
Sizler “özel yetkilendirilmişlere” karşı “özel tepki veren taraftarlarsınız!”
Sizin bir ideolojiniz var; siz “Fenerbahçe İdeolojisine” bağlısınız!
Sizler buraları doldurduğunuz ve sesinizi yükselttiğiniz, caddelerde yürüdüğünüz, araçlarınızla yollarda konvoylar oluşturduğunuz, tepki verdiğiniz sürece Fenerbahçe içine zorla sokulduğu, sürüklendiği bu mücadeleden, bu kavgadan zaferle çıkacaktır.
Fenerbahçe 3 Temmuz günü ilk yarısını 3-0 yenik kapattığı bir karşılaşmayı oynamaya başladı.
Fenerbahçe için ilk yarısını 3-0 yenik kapatmanın önemi var mıdır?
Fenerbahçe tarih boyunca, kuruluşundan bu zamana defalarca 3-0 geriye düştüğü karşılaşmalardan 4-3 galip ayrılmasını bilmiştir.
Sen bunu biliyorsun Fenerbahçe, Fenerbahçeli!
Fenerbahçe heybetinden yere göğe sığdırılamaz.
Dedemizden, babamızdan devraldığımız ve iftiharla taşıdığımız sarı lacivert bayrağı bizden sonraki kuşaklara iftiharla devredeceğiz ve onlar bayrağımızı aynı bilinçle taşıyacaktır.
Her sabah özgürlüğe doğarsın!
Özgürlük senin doğandan gelir.
Ne güzel bir şeydir O!
Özgürlüğün çok güçlü bir gerçektir ve senin o gerçeği sadece kendine değil, başkalarına da göstermen gerekir!
Özgürlüğünü başkalarına öylesine güçlü, heybetli göstereceksin ki bir daha sana el kaldırmaya kalktıklarında o görüntüyü hatırlayacaklardır.
3 Temmuz’da başlayan ve 3-0 geri düştüğümüz karşılaşmada durum 3-3 olmuştur. Artık, son bir gol daha gerekiyor.
Ve o golü çok yakın zamanda atılacağına en ufak şüphe dahi duymuyorum.
Parola Fenerbahçe; işareti namustur; onurdur.
Hep böyle kalın.
Not: 24 Haziran 2012 Pazar Günü Ankara Anıtpark’ta düzenlenen Büyük Fenerbahçe Buluşması için hazırlanmış konuşma metnidir, kısmen okunmuştur.
Abi senin ve Tamer Bağlan abinin yazılarını okudukça Fenerbahçemize olan sevgim (karşılıksız) artıyor. Keşke diğer takım yazarlarıda sizler gibi yürekli olsalar…
İyi çalışmalar,