Şahsiyet ile ilgili bir soru sorulsa aklıma gelen ilk cevap şöyle olurdu sanırım. “Bir dizi izledim, dizilere bakışım tamamen değişti!” Son yıllarda yerli yapım dizilerin ‘hali pür melali‘ ortada; sakız gibi ayakkabınızın altına yapıştığından kurtulamayacağınız, gereksiz detaylar, tuhaf bakışmalarla uzadıkça… Read More ›
Sinema
Yolda Kaybedenler Kulübü…
Neredeyse yarım asıra dayanmış hayatımda ilk defa bir filmi vizyona girdiği gün izledim. Bu giriş filmin ne önemini açıklamaya yetiyordur sanırım. Yakından tanıyanlar Kaybedenler Kulübü‘nde anlatılanlara ne kadar uzak bir kişi olduğumu ve yaşam sürdüğümü iyi bilirler. Mühendis olmanın getirdiği… Read More ›
Gerçeği aramanın karşılığı Oscar ödülü; Spotlight.
Oscar’da en iyi film ödülü Spotlight isimli gerçek bir hikâyeye dayanan yapıta gitmiş. Gitmiş diyorum, çünkü Amerika ile aramızda olan saat farkı, Pazar gecesi ve benim de ertesi gün yani bugün erkenden işe gidecek oluşum nedeniyle töreni izleyemedim; sabah uyandığımda… Read More ›
The Imitation Game: Tarih yapay bir oyundur!
Alman denizaltıları İngiliz yolcu gemisine 30 dakika mesafededir. 500 kişilik yolcusu bulunan gemi Atlantik’te yoluna devam ederken biraz sonra kendisini bekleyen gelecekten habersizdir. Alman denizaltılarının bu gemiyi hedef aldığıysa az önce Almanların kullandığı Enigma Makinasını kıran İngiliz şifre çözücülerinin ekip… Read More ›
“Unutursam fısılda” dediği için, Çağan Irmak’a…
İsminiz insanların zihninde bir imgeye, anlama, vizyona karşılık geldiğinde hem işiniz kolaylaşır hem de beklentiler başka yöne kaydığından zorlaşır. Bu durum son yıllarda popüler olmuş ve bize kitap, film, albüm olarak eser sunan birçok sanatçı için geçerli bir paradokstur. Tarih… Read More ›
RTÜK Raporunun gösterdiği iki önemli detay
Genel olarak dizi izleyen biri değilim; hem buna zamanım yok hem de sanırım bu konuda fazlasıyla seçici davranıyor da olabilirim. Takip seviyesinde kaldığım en son dizinin Lost olduğunu söylersem ve bir önceki seçimimin de Carnivale olduğunu eklersem sanırım durum anlaşılacaktır…. Read More ›
İncir Reçeli 2; seven yanları dibine çökmüş adamı çalkalayan kadın filmi…
Malum, önce yabancı diziler geldi ülkemize. Sonra biz de dizi çevirebileceğimizi keşfettik. 1980’li yıllarda TRT’nin yaptığı diziler olağanüstü güzellik ve kalite barındırıyordu içinde; kuşkusuz bunu besleyen bir şey vardı, çok üst düzeyde oyuncular, sanatçılar oynuyordu bu dizilerde. Yakın zamanda bu… Read More ›
Mandela’nın seçimleri; özgürlüğe giden o uzun yol
Cumartesi gecesi Ege ile sinemaya gitmek üzerine anlaşmıştık. Galatasaray’ın maçı biter bitmez evden ayrılıp, salonlarda kendimize uygun bir film aramaya koyulduk. Maçla ilgili yazımı gazeteye sinema dönüşü yazmaya karar vermiştim. Açıkçası son zamanlarda o kadar yoğun çalışıyor ve erken kalkıyorum… Read More ›
Kelebeğin Rüyası
Son yıllarda fotoğrafa yönelik ilgim biraz daha arttı. Kuşkusuz burada dijital teknolojinin getirdiği bazı avantajların olduğunu da eklemem gerekiyor. Anı yakalamak, onu ölümsüzleştirmek, karenin üzerinde istediğin şekillerde oynamak, renklendirmek giderek çok daha keyifli hale geliyor. Bir süre sonra yaptığınız şeye… Read More ›
“Hastayım sana” demek için beklememek…
Başrollerini Uma Thurman ve Merly Streep’in oynadığı 2005 yılı yapımı Prime – Hastayım Sana isimli film üzerinden erkek ve kadın davranışları üzerine biraz sesli düşünelim. Film eşinden boşanmış ve Musevi bir terapistten (Meryl Streep) yardım alan ve o terapistin oğluna… Read More ›