Genel olarak dizi izleyen biri değilim; hem buna zamanım yok hem de sanırım bu konuda fazlasıyla seçici davranıyor da olabilirim.
Takip seviyesinde kaldığım en son dizinin Lost olduğunu söylersem ve bir önceki seçimimin de Carnivale olduğunu eklersem sanırım durum anlaşılacaktır.
Türkiye‘de son olarak izlediklerim; bir dönem Avrupa Yakası, yine uzunca bir süre Kurtlar Vadisi ve Sağır Oda’yı sayabilirim.
Son dönem yerli yapımlarını ancak bir misafirlik ziyareti sırasında gittiğim evlerde görüyor ya da haberdar oluyorum.
Kara Para Aşk dizisinden de TRÜK sayesinde haberim oldu.
Yerli diziler Türkiye’de televizyonculuk ve oyunculuk anlamında önemli bir pazar yaratıyor. Son yıllarda yapımlarımızın Avrupa’da bile talep gördüğünü İz TV’de Endülüs’ü anlatan bir belgeselde ön planda olan dizi oyuncusuna İspanya’da gösterilen yakın ilgiden fark ettim.
Aslında fazlasıyla önemli detay bunlar.
Ancak dizilerimizin senaryoları ve oyunculuk kalitesi göz önüne bulundurulduğunda birçok yabancı yapımın çok gerisinde kaldığı da bir gerçektir.
Örneğin bir Lost seviyesinde karmaşık ve heyecan uyandıran bir kurgu oluşturamıyoruz. Üstelik Lost gibi yapımlar neredeyse çok düşük maliyetlerle ortaya çıkıyor. Sadece parlak bir fikir ve öykü diziyi senelerce taşıyor.
Bizde heyecan, kim kimi aldattı, aldatılan öğrendi mi, sevgililer buluşabilecek mi, kahramanın vurulma anı ve sonrasında hastane koridorları gibi artık bıkkınlık uyandıran üçüncü sayfa haberleriyle sağlanıyor.
Zekâ çalıştırmak yerine zihinleri uyuşturan öyküler izletiliyor.
Dizilerin senaryolarına siyasetin müdahil olması ve hatta yönlendirmesi de bir başka Türkiye gerçeğidir.
Son yıllarda oyunculuğun da manken seviyelerine inmesi, oyuncu olmak için yeterli koşulun güzellik olması da dizilerin kalitesini etkileyen bir başka unsur haline geliyor.
***
Bu konudaki düşüncem ta ki RTÜK raporunu gazetede haber olarak okuyana kadar devam etti.
Günümüzde pek çok dizi ve sinema filminde öpüşme sahnelerine yer verilmektedir. Amerikalı profesör William Cane ‘The Art of Kissing- Öpüşme Sanatı’ isimli bir kitap yazmış ve bu kitabında 25 çeşit öpüşme olduğunu belirterek, bunları ayrıntılı olarak anlatmıştır. Bu 25 çeşit içinde ise favorisinin ‘lip-o-suction’ metodu olarak adlandırdığı ve Amerikalı gençler arasında moda olan bir stil olduğunu belirtiyor. ‘Lip-o-suction modelinde çiftlerden biri diğerinin alt dudağını emerken diğeri onun üst dudağını emiyor’ diye açıklıyor profesör Cane. Burada izleyiciye izlettirilen ve aslında ekranlarda görmeye pek de alışık olmadığımız öpüşme sahnesinde bu öpüşme stili gösterilmiş.
Bu satırları okurken iki şey dikkatimi çekti.
Öncelikle RTÜK’teki kişilerin dünyada olup biten, yazılan eserleri çok yakından takip ettiklerini anladım. Raporöpüşme sahnesinin fazlasıyla erotik olduğu ve bunun toplumun genel ahlak yapısını etkileyeceğini tek bir cümleyle geçiştirmiyor, öpüşmenin çeşitleri arasından bir türü ön plana çıkarıp tarif ediyor.
Lip-o-suction.
Aslında bu terimi ilk defa duyuyor değiliz. Bunun bir estetik operasyon olduğunu biliyorduk önceden; ancak başka bir heceleme yöntemiyle bir öpüşme stiline dönüşüyor.
‘Lip-o-suction modelinde çiftlerden biri diğerinin alt dudağını emerken diğeri onun üst dudağını emiyor’
Tarif raporun dayanağını güçlendiriyor.
Rapor ile hem kitaptan haberdar oluyoruz hem de bir tür öpüşme biçiminden; ilham kaynağı olması da başka bir güzellik.
İkinci detay da bu tarifin oyuncular tarafından uygulanmasındaki başarı ve ustalık olarak beliriyor.
Senaryo, öykü, kurgu ve yönetmenlik bir yana malum bazen filmleri, dizileri oyunculuk alır götürür. Onları oyuncuların başarısı sayesinde izlersiniz.
Benim Kurtlar Vadisi’nde etkilendiğim şey zengin ve usta oyuncu kadrosuydu.
Kara Para Aşk’ta hiçbir şey yoksa bile oyuncuların kitaplara konu olmuş başarılı ve etkileyici öpüşme performansında gösterdikleri oyunculuk ön plana çıkıyor.
Bütün bu detayları RTÜK’ün raporuyla fark ediyor oluşumuz da bu kurulun boşuna orada yer işgal etmediği, oradaki üyelerin işlerini hakkını vererek yaptığının göstergesi oluyor.
http://www.radikal.com.tr/hayat/rtuk_uzmani_biri_alt_dudak_digeri_ust_dudak_emdi-1229692