İncir Reçeli 2; seven yanları dibine çökmüş adamı çalkalayan kadın filmi…


Malum, önce yabancı diziler geldi ülkemize.

Sonra biz de dizi çevirebileceğimizi keşfettik. 1980’li yıllarda TRT’nin yaptığı diziler olağanüstü güzellik ve kalite barındırıyordu içinde; kuşkusuz bunu besleyen bir şey vardı, çok üst düzeyde oyuncular, sanatçılar oynuyordu bu dizilerde.

Yakın zamanda bu kalite ve üst düzeyde oyuncu kadrosu barındıran “Kurtlar Vadisi” benim değerlendirme ölçülerimde üst düzey bir dizi klasmanına çıkıyor. Her figür ayrı bir usta ile oynanmıştı. Kusursuzdu.

Yabancı dizilerin yerini 2000’li yıllarda yerli yapım diziler kapladı.

Biraz spora da kayalım; futbolda giderek yerli teknik adama doğru bir yönelim var. İthal ettiğimiz ürünleri bir süre sonra yerlileştiriyoruz. Bunu ne kadar başarıyla gerçekleştiriyoruz ayrı konu ancak yapıyoruz.

Ve elbette filmler.

Son yıllarda o kadar çok yerli film çevriliyor ki, artık yetişmek ve takip etmek de özellikle maddi anlamda çok kolay değil.

Günümüzde ortalama bir sinema bileti 20 TL mertebelerinde; iki kişi gidiyorsanız 40 TL vermeniz gerekiyor.

Sinemanın vazgeçilmezi pop corn ise sinema biletinden çok daha değerli; kuruyemişçide iki misli büyüklüktekinin 1,5-2 TL’den satıldığı bir paket mısır 8 TL, yanında içecek aldığınızda iki kişinin bir film maliyeti 70 TL’ye ulaşıyor.

Neyse.

Geçtiğimiz Cumartesi akşamı “Unutursam Fısılda” isimli filme gitmeye karar verdik, ancak gişeye geldiğimizde yer kalmadığını öğrendik. Ne yapalım, sabah mı gelelim diye düşünürken İncir Reçeli‘nin ikinci bölümü için tercihimizi değiştirdik.

İncir Reçeli tam bir yerli; bu toprakların ürettiği sinema tarzına çok uygun bir film olmuş.

Bizim filmimiz ne?

Sanat belli bir estetik yapı çerçevesinde yaratılıyor. Eser, gerçekliğin imgeler yoluyla sanatçının zihninde yeniden tasarlanmasıdır. Gerçeğin dışarıda olduğu şekliyle sunum şekli sanatı yalınlaştırıyor. Biraz bu kabalaştırmak anlamı taşıyor. Değersiz demek istemiyorum ancak gücünü düşürüyor.

Bir de sanatın bir şeyler öğretmek adına yapılması var ki bu didaktik bir eser anlamına geliyor.

Eserin değerini artıran şey sunulmak istenen şeyin her ne sanat çeşidi ortaya koyuluyorsa onun içinde şekillendirilerek, süslenerek ortaya serilmesidir.

Leonardo da Vinci’nin son yemek tablosunun her köşesinde bir öykü vardır, sırlarla doludur. Çözmek için insanlık yüzyıllardır kafa patlatıyor.

İşte bizim sinemamız gerçeğin en sadece ve kaba biçimiyle didaktik sunulmasıyla şekilleniyor.

Her noktada bir ders verme telaşı var.

Çok güzel öyküler, temalar yakalıyoruz; ancak buradan bir senaryo çıkmıyor.

Sinema kuşkusuz ayrı bir sanat; kameranın yerleşim şekli, neyi ne kadar ne şekilde sunuyor olduğunuz başlı başına bir meseledir.

Oyunculuk ise bütün bunları tamamlayan en önemli bileşendir.

İncir Reçeli’ne gelebilirsek işte bu bize dair harmanlamanın bütün unsurlarını içinde buluyorsunuz.

Kaybedilmiş bir sevgilinin ardından hayattan elini eteğini çekmek dediğimiz şey bu kadar klasik ve basit bir şekilde mi verilmelidir?

Kahramanımız gerçek midir?

Gerçek olsa bile bunu sıradanlaştırmak yerine neden farklılaştıramıyoruz?

Düşmüş adam profiline bir filmle etkilenip, âşık olan kadın kahramana ne demeli?

Hani reklamdaki gibi “çok mu çok oluyoruz?” diye soruyor ya o kız da barmen rolüyle çok, çok, çok.

Ancak dövmeci tarafı olağanüstü, sanki filmin içinde alt bir film gibi duruyor. Yönetmen filmin merkezini buraya kursaymış başka bir şey de çıkarmış.

İşte bir şey yaparken kaçırmak dediğimiz şey bu olsa gerekir.

Tabii Halil Sezai’ye şarkı da söyletme derdi var ya.

Filmin son yarım saati tamamen didaktik bir temaya dönüşüyor.

Hele filmin içinde “dibine çökmüş adamı çalkalayın” repliği var ki senaryo yazarı çok sevmiş olmalı ki üç defa tekrarlatıyor.

“Yolu uzun süre aşka düşmemiş bir adama denk gelirse yüreğiniz, çalkalayın, zira dibine çökmüş olabilir seven yanları.” 

Bakmayın bu kadar olumsuz gösteriyor olduğuma eğer Türk filmi dediğimiz şeyden hoşlanıyorsanız ki bu kişilerden biri de ben olabilirim, çok da seversiniz.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: