Ramayana yazılmış en eski Hint metinlerinden bir tanesidir. Hatta bir takım görüşler bunun en eskisi, birincisi olduğunu iddia eder. Bilindiği gibi Mahabrahata ve Harivamşa da yazılı destanlar arasında yer alıyor ki, Mahabrahata’nın içinde Bhagavad Gita’yı barındırması gibi bir özelliği de var.
Ramayana; yiğit Rama’nın hikayesini anlatıyor. Bilindiği gibi eski tarihlerden yazılmış metinler genel olarak bir deformasyona uğruyor. Hatta kitaptan etkilenen bir takım gruplar, öyküyü kendi geleneklerine göre değiştiriyorlar ya da kendi hatırlamalarına göre tekrardan canlandırıyorlar. Bu anlamda ilk ve doğru bir metne ulaşmak neredeyse imkansız olduğu gibi, nerelerin eklendiği konusunda da kesin yargıya varabilmek de uzmanlık istiyor. Ama biz zaten bütün bunlarla ilgilenmiyoruz. Ramayana’yı okurken aklıma bunların hiç biri gelmedi.
Kitabın esas konusu Ravana isimli ifritin dünya üzerinde kurduğu egemenliğin ortadan kaldırılması için, ermişlerin, mistiklerin ve bir takım yarı-tanrıların Tanrı Brahma’ya, Şiva’ya başvurmasıyla ve onların da Vishnu’yu görevlendirerek, Ravana’nın ortadan kaldırılmasını istemeleriyle başlıyor.
Vishnu kral Dşaratha’nın doğacak çocuklarının bedenlenmesi şeklinde dünyaya geliyor. Kral Dşaratha’nın derdi erkek çocuğunun olmaması. Bu vesile ile üç karısından Rama, Lakshmana, Bharata ve Şatrughna doğuyor.
Rama çok güçlü ve yüceler yücesi, bilge kişiliği ile küçük yaşından itibaren fark ediliyor. Lakshmana ise onun en büyük destekçisi ve yardımcı. Diğer iki kardeşin çok belirgin rolleri yok.
Ermişler, doğan Rama’nın ve kardeşlerinin Vishnu’nun bedenlenmesi ve ifrit ordusu ile savaşacak kişiler olduğunu bildiklerinden belli bir yaşa geldikten sonra kralın kapısını çalmaya başlıyorlar ve çeşitli çile yerlerine dadanan ifritleri öldürmesi için Rama’yı alıp götürüyorlar.
Rama ifritlerle savaşırken, Tanrılar tarafından çeşitli silahlarla ödüllendiriliyor. Ayrıca ermişler ve mistikler de ellerindeki silahları Rama’ya veriyorlar.
Bu bölümlerde Rama ve Lakshmana hiç ayrılmayan iki kardeş olarak anlatılması dikkat çekiyor.
Sonra Sita sahneye çıkıyor, Rama’ya bir eş olarak Toprak’tan doğma olarak betimleniyor.
Ve Rama’nın 14 yıllık sürgün hayatı ya da çile yılları…
Kral Dşaratha, Bharata’nın annesine verdiği sözü tutmak uğruna Rama’yı ülkeden gönderiyor ve Bharata kral yapılıyor. Burada çok ince nüanslar var. Erdemler var. Bharata burada sahneye çıkıp, kral olmayı reddediyor. Baba üzüntüsünden ölüyor.
Rama çoktan ülkeyi terk etmiştir. Sonra Bharata onun peşine takılıp, Rama’yı dönmeye ikna etmeye çalışıyor ama Rama çileciliği seçip, kralın sözünden çıkmıyor. Bharata ülkesine dönüp, saray yerine bir başka yere geçerek ülkeyi Rama dönene kadar idare etmeye başlıyor.
Çile hayatı. Bunun üzerine zamanı geldikçe çok şey yazmayı düşünüyorum. Rama’nın yaşadıklarından bir takım önemli şeyler aldım kendimce.
Ve Sita’nın kaçırılış öyküsü. Aslında bütün mesele Rama’nın ifritlerle savaşı. Ve artık olay Ravana’ya kadar gider, çünkü önüne çıkanı yok etmektedir Rama ve Lakshmana. Ve Ravana sahneye çıkıp, Sita’yı hepimizin çok iyi bildiği yöntemle kaçırır.
Sita’nın arzularının esiri haline gelişi… Altın formuna bürünmüş geyiği getirmesi için kocasına baskı yapması ve Rama’yı ormana göndermesi… Sonra baş başa kaldıkları Lakshmana’yı erdemsizlikle suçlaması ve onu da yanından göndermesi… Verilen kuralların hiç birine uymayıp, çizilen sınırın dışına çıkıp, bilgiden ve dünyanın bütün gerçeklerinden uzak saf bir iyilik yapma dürtüsüyle kendisine yaklaşan ermiş kılıklı Brahman görüntüsü içindeki Ravana’nın tuzağına düşüşü…
Bütün bunların kendi içinde ayrı ayrı yorumlanması da gerekiyor sanırım.
Ve Rama’nın karısını kurtarmak adına savaşımı.
Maymun ordusu ile karşılaşma; Hanuman. Yiğit maymunun büyük yardımları.
Ve büyük bir savaş. Bu savaşta öndeki görüntü bir kadının kurtarılmasıdır ki, ifritlerden ve maymun ordusundan binlercesi burada can verir.
Okurken Sita’ya mümkün olduğunca özel bir anlam vermemeye gayret ettim. Esas gayenin dünyanın Ravana ifritinden kurtarılmasıdır. Çok büyük ve kanlı sayfalarca dolusu bir öykü anlatılır. Çeşitli tipte ifritler savaşmak için Rama’nın karşısına çıkar. Rama ve kardeşi bir kaç kere ölümle burun buruna gelir ve hatta ölürler de. Ama Hanuman’ın iyileştirici şifalı otları bulup getirmesiyle yeniden canlanırlar.
Rama ile maymun ordusunun başındaki Hanuman arasındaki dostluk ise ayrı bir hikaye olabilir.
Savaş sonunda Ravana yok edilir. Ravana’nın geride bıraktığı zengin ve gösterişli güzel saraylarının arkasında yatan kötülüklerdir.
Ramayana destanının içinde bir yerde “viman” isimli uçan araç geçiyor. Bir yerde de Ravana’nın uçan arabası. Binlerce yıl önce imgelenmiş uçak teknolojisi oldukça ilginç…
Savaş sonrasında Rama, Sita’nın ifritin Harem’inde, her türlü saf kalışına rağmen, aylarca tutsaklığı nedeniyle kirlenmiş olduğuna inanır ve onu reddeder. Bu çok önemli bir sahne ve bunun da defalarca yorumlanması gerektiğini düşünüyorum.
Sita saflığını temizlemek için kendini ateşe atar. Ateşten Tanrılar tarafından kurtarılır, saf bir şekilde çıkarılır.
Bundan sonrası Rama ve beraberindekilerin ülkesine dönüş törenidir. Krallık tacını takışı falan.
Özet olarak anlatılan ve sonradan yazıldığına inanılan son bölümde, Rama Sita’yı bir kere daha ülkeden atar. Sita bir süreliğine çile hayatı çekmek üzere ormana gider. Sonra bir kere daha geri döner ve ikiz oğullarını doğurur.
Şimdilik bu kadar.