Eşim, babasının akciğer kanseri rahatsızlığını nasıl teşhis etti? Ve…


20131111-092331.jpg

Selçuk Yula’yı geçirdiği kalp kirizi sonucu kaybettik.

Geçen hafta Ersun Yanal kalbinde yaşadığı sorun nedeniyle bir kaç gün hastanede kaldı.

Ve futbolcu kardeşimiz Mehmet Sedef; yaşadığı kriz nedeniyle yoğun bakımda, belki by-pass olacak.

Hadi sıradan insanları geçtik, sporla iç içe olan, her sene düzenli kontrol geçiren ve sağlık raporu alan bu insanlar neden sağlık sorunu yaşıyor?

Bunlar bildiklerimiz, kuşkusuz medyaya yansımayan sayısız örnek daha var.

Yaşıyoruz.

Bu sene içinde çok yakınımda yaşanan bir olayı anlatarak sağlık konusunda bu işin neresinde olduğumuzun tartışmasını yapmak istiyorum.

Kayınpederim her sene düzenli olarak sömestre ve yaz tatillerinde ziyaretimize gelir, Mersin’de yaşıyor. Kendisi Türkçe öğretmeni ve torunlarının eğitimine bu şekilde gönüllü katkı sağlıyor.

Birlikte kahvaltı ediyor ve bir taraftan da konuşuyorduk. Bir ara tırnaklarını gösterdi ve son zamanlarda şekil bozukluğu olduğundan şikayette bulundu; yaşlanmaya bağlı olduğunu düşünüyordu.

Eşim, babasının tırnaklarının üzerinin bombelenmesini normal bulmasa da o an üzerinde durmadık. Ancak babası gittikten kısa bir süre sonra yine bir kahvaltı sırasında nereden aklına geldiyse gidip internet üzerinden tırnakların şekil bozukluğu ile ilgili araştırma yapma ihtiyacı hissetti.

Semptom, yüzyıllardan beri bilinen klasik bir belirtiymiş. Göğüs hastalıklarına işaret eder ve maalesef çok da hoş rahatsızlıklar değilmiş.

Hemen Mersin’de babasıyla birlikte yaşayan kız kardeşlerinden birini aradı ve “babayı en kısa sürede bir doktora götürmelerini, önemli bir ciğer hastalığı olabileceğini” söyledi.

Ertesi gün hastane serüveni başlamıştı.

İlk muayene sonucunda doktorlar önemli hiçbir şey bulamadılar. Çünkü ne kan değerlerinde ne de başka bir tetkikte doktorları endişelendirecek bir şey görünmüyordu.

Ancak, internet üzerinden yapılan araştırma sonucu ortaya çıkan bilginin peşine düşülmüş ve ısrar edilmişti.

Doktorun kendi ifadesi; “eğer ısrarcı olunmasa hastayı eve göndereceği” üzerineydi.

Gerçek bir kaç gün sonra ortaya çıkacaktı; sağ akciğerinin üst kısmında cevizden daha da büyük bir kanser oluşumu vardı.

Bir anlamda kanser doktorlardan bağımsız bir şekilde ailece peşine düşülmüş ve tespit edilmişti.

Kayınpederim kızının araştırmacı tarafı nedeniyle belki çok daha kötü durumda geri dönülmez bir durumdayken karşılaşacağı rahatsızlığıyla öncesinde yüzleşecek ve girdiği mücadeleden de kısa sürede başarıyla çıkacaktı.

Hepimiz çok iyi biliriz; akciğer kanserinde kurtuluş olmaz, diye…

Aslında bu yanlış bir şartlanmadır. Kanser dediğimiz şeyi erken teşhis edebildiğinizde onunla mücadele edebiliyor hatta yenebiliyorsunuz.

Ancak bunun için gerçekten doğru teşhis ve tedavi önemli oluyor.

Bundan tam beş sene önce eşimin dayısı için aynı hastalık için çok geç kalınmış olacak; sadece 6-7 ay yaşayabilecekti. Hastalığının teşhis edilmesinden iki sene önce Ankara’da gittiği doktorun ilgisizliği nedeniyle kaybedilmiş bir yaşamdı onunki.

Her ailede buna benzer örnek yaşanmış, karşılaşılmıştır; en azından potansiyel vardır.

Modern tetkik yöntemleri ne kadar gelişirse gelişsin, ilaçlar ne şekilde etkin hale getirilirse getirilsin mesele bunların doğru şekillerde kullanılmasıdır ve maalesef yaşanılan örnekler bize sağlık sistemimizdeki gerçekleri göstermektedir.

İki sene önce eşim önemli bir göz rahatsızlığı geçirdi, tedavisi devam ediyor. Bir anda görmez oldu. Haydarpaşa Numune Hastanesi acilindeki göz doktoru o haldeki hastayı “yaşın ilerlemiş, miyobun da var, gözlük kullanman gerekir” diye geri gönderdi.

Bir kaç gün sonra hastalığının çok önemli bir bağışıklık sistemi rahatsızlığı olduğunu öğrendik.

Oysa bir ay önce hastalığı bu boyutlara gelmeden göründüğü uzman doktor da genel geçer bir takım teşhislerle hastaneden göndermişti.

Örnekler çoğaltılabilir; bana kalmıyor zaten büyüyerek önümüze geliyor, yaşıyoruz.

Mesele ortaya çıktığında onu çözmek için harcanan zaman, emek ve maddiyat öncesinde gösterilecek biraz daha önem ve gayretle fazlasıyla ortadan kaldırılabilir.

Sağlık ve sosyal güvenlik sistemine her sene milyarlarca lira harcanıyor ve katlanarak büyüyor.

Sonra tanı ve tedavi için her dönem yeni düzenlemeler, kapsam değerlendirmeleri yapılıyor.

İnsanlar zorla hasta hale getiriliyor, tedavi için de çoğu zaman fazlasıyla geç kalınmış oluyor.

Gencecik sporcular sahada yığılıyor.

Mesele otel hizmeti verebilen hastaneler kurabilmek değil; onlara ihtiyaç duymayan sağlıklı bir toplum yaratabilmektir.

“Yok, biz hasta edeceğiz, hastanelerimizi dolduracağız” düşüncesi varsa o konu başka, zaten bununla baş edemeyiz.

Uzay Gökerman

Uzaygokerman@gmail.com

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: