Sakız Adası Macerası


IMAG4780Dizinin ilk bölümünde Sakız Adası’na nasıl gideceğimizi anlatmış ve çok net ipuçları vermiştim. Bu notları takip edenler için Sakız Adası’na gitmek gerçekten çok kolay olacaktır.

Şimdi biraz daha işin eğlencesine, aktivitelerine doğru hareket edelim.

Bu geziye ilham kaynağı olan Arslaner Ailesi ile 12 Ekim 2013 gecesi saat 22.00’de Pendik İDO iskelesinde buluştuk.

22.45’te kalkan arabalı vapurumuz yaklaşık 45 dakikalık deniz yolculuğu sonrasında 23.30 gibi Yalova’ya yanaştı ve bizim için de büyük maraton bu şekilde başlamış oldu.

Bundan önce denediğim iki gece yolculuk pratiğinde başarısız olmuş, yolda mola vermek zorunda kalmıştım. Sakız Adası’na gidecek gemiye ait biletleri de önceden aldığımızdan ve en geç 08.30’da gümrükte bulunma zorunluluğumuz nedeniyle yolda oyalanma gibi bir lüksümüz olamazdı.

IMAG4773

Başıma nelerin gelebileceğini az çok kestirdiğimden oğlum Ege’ye youtube’tan bir kaç şey indirmesini ve bunları mp3 haline getirmesini istemiştim.

Yol boyunca sizi ayık tutacak genel olarak komik şeylerdir.

Devekuşu Kabare’nin Beyoğlu, Beyoğlu, Yasaklar güzel yolculuk arkadaşlığı yaptılar.

Ayrıca Cem Yılmaz’ın iki temsilini de listeye eklemiştim.

Ve elbette defalarca kere izlediğim Kaybdenler Kulübü’nü bu kez bir Radyo Tiyatrosu kıvamında dinlemek hoş bir tecrübe olacağı kadar beni de ayakta tutacaktı.

Yolculuk öncesinde eşim İlgin de kafein içeren içeçekler almıştı.

Bunların hepsi Çeşme’ye kadar yolculuğumda geceme eşlik eden arkadaşlar oldu; çünkü yolun belli bir yerinden sonra hem eşim hem de oğlum uykuya daldılar.

İzmir-Çeşme arasındaki yol bir türlü bitmek bilmedi. Uyku bütün şiddetiyle bastırmıştı ve gerçekten zorlandım. Dikkatimi dağıtmamak ve kontrolü kaybetmemek için de aracın hızını oldukça düşürdüm.

Çeşme’ye saat 06.00 gibi ulaştık.

İlk bölümde de belirtmiştim yol boyunca uzun süreli tek mola verdik; Susurluk Yasa Tesislerinde 01.30-02.00 arası durduk ve tesisin güzel Mihaliç peynirli tostundan içtik, çay eşliğinde; ayran uykumuzu getirebilirdi.

Susurluk bu anlamda çok güzel bir dinlenme yeri…Dönüşte çok daha yorucu bir yolculuğumuz oldu ve yine aynı yerde mola verdik.

IMAG4787

Çeşme’de iki saatten fazla zamanımız vardı. Arslaner Ailesi araçlarında bu süreyi hemen uyku ile değerlendirirken; ben güneşin doğuşu sırasında güzel bir ışık ve fotoğraf yakalayabilir miyim diye sabırla bekledim.

Ancak istediğim kareleri bulamadım.

Çaresizce kendime bir saatlik bir uyku molası verdim.

Saat 08.15 gibi Ege Birlik bilet gişesinin önündeydik. Gidiş ve dönüş biletlerimizi teslim aldık oradan. Aslında böyle zamanlarda uyanık kalmak en iyisi; çünkü kısa süreli uykular adamı iyice sersemletiyor.

IMAG4793

Pasaport kontrolünden geçtikten sonra kısa bir süre free-shop’ta gezindik. Sevgili tatil arkadaşım Senan Arslaner ile birlikte birer şişe viski satın aldık.

Feribotumuz eski bir yük gemisinden bozma gibiydi. İçine araç alabildiğinden feribot dense de aslında standartları fazlasıyla düşük bir araçtı.

Bu zaman dilimini kimimiz fotoğraf çekerek, kimiz elindeki tablet veya bilgisayarla oyun oynayarak, kimimiz de Sakız hakkında bir şeyler okuyarak geçirdi.Yolculuğumuz 09.30 sularında başladı ve Sakız’a varmamız da bir saat kadar sürdü sanırım.

Sakız Adası gümrüğü bizim aynı zamanda vize alacağımız yerdi. Bizimle aynı zamanda yanaşan Ertürk Line’nin yolcularıyla birlikte bir kuyruğa girdik. Ancak anladığımız kadarıyla herkesin ya vizesi vardı ya ya da yeşil pasaportu bu kalabalık kısa sürede bitti ve biz bir kaç kişiyle birlikte büronun önünde kaldık.

Buradaki bekleme süremiz nereden bakarsanız bir saate yakındı.

İstanbul’dan Ege Birlik’in ofisine ulaştırdığımız evraklar Yunan vize görevlisinin ellerindeydi. Vize ücretlerimizi ödedikten sonra Sakız Adası’na giriş yaptık.

IMAG5078Sakız Adası’nın limanı veya merkezi bana Kıbrıs’ı hatırlattı. Kuşkusuz bütün Ege ve Akdeniz Adalarının birbirlerine benzemesi doğaldır.

Taksi ile 7 km bir yolculuktan sonra otelimiz Golden Sand’a ulaştık.

Odalarımız deniz tarafındaydı; geniş bir terası andıran balkonuyla gerçekten ilham kaynağıydı. Keşke bu yazıyı orada yazabilseydim.

Odalara yerleşir yerleşmez bir kadeh viski ile gelişimizi kutladık Senan ile.

 Arslaner Ailesi

Hazır konuyu buraya getirmişken biraz Arslaner Ailesi’nden söz edeyim.

Arslaner Ailesi ile tanışmamız Ege’nin basketbol okulu günlerine dayanıyor; yani nereden bakılırsa bakılsın 6-7 yıllık bir arkadaşlık.

IMAG5167

Son üç sene neredeyse bütün tatillerimizi içinde Arslanerlerin de olduğu beş aile birlikte yapıyoruz ve gerçekten büyük bir keyif alıyoruz.

Senan, As Defter’in yöneticilerinden olur. Kardeşi Serdar Arslaner ile birlikte babalarından devraldıkları şirketi yönetiyorlar. Serdar, Sakız Adası’nı Senan’a tavsiye edip, bizim tatilimizi yapmamıza vesile olan biri olarak kuşkusuz büyük bir teşekkürü hakediyor.

Beraber çıktığımız bütün tatillerde Senan’la kurduğumuz arkadaşlığın daha doğrusu dostluğun derinliği arttı. Bunda sabah erkenden kalkıp yaptığımız uzun yürüyüşlerin de etkisi oldu diyebilirim.

IMG_20131015_163055Sakız Adası’nda da bir kaç gün hariç hem sabah hem de akşam sürekli yürüdük.

Bir kaç kere söz etmiştim, kaldığımız yer merkeze 7 km uzaklığındaydı. Akşamları yemek için Liman’a yürüyorduk; peşimizden de bayan ve delikanlılar taksiyle geliyordu.

Şule İlgin için, Girayhan da Ege için iyi birer arkadaş oldular. Zaten başka türlü de bu tatil hem başlamaz, hem gelişmez hem de bitmezdi.

Kişiler tatil yapmak için sürekli birbirlerini arıyorsa o zaman birlikte zaman geçirmekten büyük keyif alıyor demektir.

Kumsal

IMG_20131015_162118Otelimiz dolu değildi, hatta bayramın birinci gününe kadar otelde sadece iki aile kalıyor hissine kapılmamaka da mümkün değildi.

Otelimizin hemen önüne güzel bir kumsal başlıyordu.

Tesisin doluluk oranı kumsala da yansımıştı. Bunun iyi bir tarafı vardı; doğayla birlikte kalabilmek, sessizlik ve huzur.

Kuşkusuz in cin top oynamıyordu.

Biraz magazinel olsa da kumsalda çektiğim bir kaç fotoğrafı paylaşacağım.

Deniz, Ege’nin alışıldık sıcaklığına sahipti. Ancak bu benim için biraz düşük kalan bir derece oluyordu. Denize girmede hep zorlandım. Bayramın ikinci günü yağan yağmur altına bile denize girme deneyimi yaşadığımı paylaşabilirim.

IMG_20131015_161957Suyun kristalize berraklığı insanın ruhunu temizleyecek bir ferrahlık duygusu veriyordu. Ada’nın her yerinde aynı güzelliği izlemek mümkündü.

Kumsalın hemen bitiminde başlayan evlerde yaşamanın insan ömrüne ne kadar zaman kazandıracağını Senan’la aramızda sürekli konuştuk durduk. Bu satırları yazarken bile o evlerde yaşama arzumu hala içimde çok derin duygularla yaşadığımı da söylemek istiyorum.

Biz bulunduğumuz süre boyunca terkedilmiş görüntüsüne karşın Kumsal’ın bulunduğu Karfas iyi bir konaklama ve kafa dinleme yeri görüntüsü çizdi.

Karfas’ın merkezindeki biri Yunan diğeri İtalyan mutfağına sahip açık iki güzel restorantı vardı. Sanırım bir iki tane de cafe/bar vardı.

IMG_20131016_225812Biz son iki gecemizi İtalyan restorantında geçirmeyi uygun gördük ki bunda temel neden bayramın ikinci ve üçüncü günlerinin Ada’da yağışlı geçmesi, merkeze gidip gelmenin yağmurda çok da keyifli olmayacağındandı.

One Reply to “Sakız Adası Macerası”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: