Radikal Kitap bir kitap tanıtımıyla birlikte önemli bir tartışmanın da kapısını aralıyor. Bugün bu soru daha çok konuşulur haldedir.
Kürt ve Alevi hareketinin sol ile ilişkisi nedir? Türkiye’deki sol-sosyalist mücadele tabanını neden Kürtler ve Aleviler beslemektedir?
Kürtlerin ve Alevilerin solculuğunun sosyalizmle ilişkisi nedir?
Sol ile sosyalizm kavramlarının bir arada kullanılmasından ortaya anlaşılması güç belirsizlikler ve karışıklıklar çıkıyor.
Sol nedir?
“Sosyal eşitsizliği kaldırmak isteyen, maddiyatın ve sosyal adaletin eşit dağılımını destekleyen siyasi bir kavramdır” diyor Vikipedi.
Fransa’da kralcılığa karşı burjuva demokratizmi solculuktu. Burjuvazi iktidara gelince bu sefer solculuk başka bir şeye dönüştü.
Kurulu düzen her ne ise onun içinde eşit olmadığını düşünen mağduriyet sahiplerinin duruşu solculuk anlamına geliyor, temelde.
Türkiye’de Birinci Cumhuriyet vurgusu içinde anlamlandırılan bütün egemen yönetim anlayışı karşısındaki muhalefetde süreç içinde sol olarak görüldü, sınıflandırıldı.
İkinci Cumhuriyetçiler bir anlamda solcu olarak etiketlendirildi; bugün hala bu kişilerden bir kısmı solcu sınıflandırmasında toplanıyor.
Tek particilik karşısındaki çoğulculuk solculuktu.
Ancak solculuğun sosyalizme bir araya gelmesi bugün kişilerin temsil ettiği değerler bütünü çerçevesinde insanların zihinlerini karıştırıyor.
Devletçi anlayışın karşısında liberal politikaların peşine düşmüş olan Çetin Altan’ın TİP ile olan ilişkisini açıklamak çok kolay olmasa gerekir. Bunu döneklikle açıklamak özündeki gerçeği görmemize engel olur.
Kuşkusuz sadece kişiler ölçeğinde değerlendirmemek de gerekiyor.
Türkiye’de kendisini egemen inanç, etnik kimlik, ideoloji çerçevesinde sol gruplandırma içinde görenler de var.
Aleviler ve Kürtler bu sınıflandırmanın içindedir.
Sol gelenek yüz yıldır Alevi ve Kürtlerin muhalif duruşundan beslenmiştir. Hatta bugün Türkiye’de muhalefet, sol denilince akla gelen bu kimlikler oluyor.
Alevilerin ve Kürtlerin mevcut düzen, sistem içindeki varoluş mücadelesine sol diyebiliriz de sosyalist olarak tanımlayabilir miyiz?
En kritik soru budur.
Türkiye’de Alevi ve Kürtlerin özlük hakları sorunlarıyla sosyalizm mücadelesi ve konusu bambaşka şeyler olmasına karşın aynı potada değerlendirilmesi sosyalist hareketin aşması gereken temel meseledir.
BDP‘den ayrılarak HDP çatısı altında sosyalizm partisi olmak isteyenler daha baştan kaybettiklerinin farkında bile değillerdi.
Sosyalizm fikrinin toplumsal tabanda yaygınlaşamamasının temelinde de bu vardır.
Örneğin Ertuğrul Kürkçü (önceki dönem de Ufuk Uras) öncelikle BDP, şimdi de HDP içinde neyin mücadelesini verdiğini topluma anlatabilmekte midir?
Ya da kim ne kadar dinlemektedir?
Türkiye’de sosyalizm-demokrasi hareketinin amacı Alevi ve Kürt sorununu çözmek midir?
Peki özünde sosyal politikalara değer ve katkı vermek istese de gerçekte kitapların tarif ettiği haliyle sosyalizm hatta demokrasi mücadelesinin içinde yer almak isteyen kişiler kendilerini nasıl ifade edeceklerdir?
http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/kurdun-sol-olusunun-arsivi-398712
Uzay Gökerman 