Senenin başında Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırıdan sonra dün gece yaşananları bir araya getirdiğimizde terörün Fransa’yı kendisine Avrupa’da zayıf halka olarak hedef aldığını söyleyebiliriz. (1)
Ne Fransa ne de Avrupa’nın geri kalanı bu sorunu takındıkları tutum ve tarihsel birikim nedeniyle çözemezler.
Yıllardır bir şeyin altını ısrarla çizmeye çalışıyoruz. (2)
Emperyalizm kendisine yüzyıllardır başka coğrafyalarda kurduğu sömürgeleri yoluyla büyük bir zenginlik yaratıp, bunu ülkelerine aktardılar.
Bir yeri boşaltırken diğeri doldurmaya devam ettiler.
Bu tarihin görüp görebileceği en büyük eşitsizliği yarattı.
Yine bu satırların arasında tartıştık; öyle bir zenginlikti ki tek bir kişi servetini her gün boyunca 1 milyon dolar harcasa 218 yılda tükeneceği akıl almaz birikime dönüşmüştü. (3)
Böylesine büyük bir servet birikimi elbette dünyanın geri kalanında aynı oranda açlık, yoksulluk, sefalet yaratmıştır.
Açlık sadece karnını doyurmaya çalışan bir topluluk yaratmıyor, aynı zamanda onların her anlamda geri kalmasına neden oluyor.
İnsan tarih boyunca öğrendiklerini unutup, sadece hayatta kalmanın vahşi doğa mücadelesine geri dönüyor.
Ve kuşkusuz kendisini sömürmüş, tüketmiş o görkemli zenginliğe karşı da büyük bir nefret, kin ve öç alma duygusunu da geliştiriyor.
Marks buradaki uzalaşmaz çelişkiden bir sosyalizm modeli çıkarmıştı.
Ancak kapitalizm bu çelişkiyi bir orta sınıf yaratıp, zenginliğinin bir kısmını bununla paylaşarak çözdü veya kısa süreliğine erteledi.
SSCB’ye karşı verilen soğuk savaşta İslami örgütlere destek verildi.
Bu zaten yoksul olan coğrafyalarda Sovyetlere karşı başka bir ideolojinin güçlenmesine neden oldu.
İlerisini göremeyen batı medeniyeti için İslam, sosyalizmden çok dada kolay örgütlenebilir ve insanları etrafında toplayabilir bir tehdit yarattı.
11 Eylül bunun sonucuydu.
Dünya o güne kadar eşi benzeri görülmedik bu saldırı ile resmen kendinden geçti.
Ve tüm gücüyle Afganistan, Pakistan ve Irak’a saldırdı.
Milyonlarca insan öldürüldü, yurtlarını terk etmek zorunda kaldı.
Dahası buradaki bilinç değişti, mücadelenin algısı başka bir rotaya kaydı.
Belki İkiz Kulelere saldırının öcü alındı, hesabı kesildi ancak çok daha büyük bir nefret doğdu. Hatta dünyanın çeşitli bölgelerinde İslam daha güçlü, donanımlı bir şekilde örgütlenmeye, çoğalmaya başladı.
Üstelik batı medeniyetinin yarattığı ikinci, üçüncü sınıf insanları yine onların ülkelerinde facebook, twitter vb. kendi araçlarıyla etkiledi, örgütledi ve savaşmaya hazır hale getirdi.
Ve ipin ucu tamamen kaçtı, kontrol edilebilir olmaktan çıktı.
Avrupa’ya karşı büyük bir göç dalgası var ve mülteciler bulundukları coğrafyalarda yaşam alanı kalmadığı için kitleler halinde kapıya dayanmaya başladı.
Yüzlercesi sadece can yelekleri üzerinde küçük teknelere doluşup kendilerini Akdeniz’in dalgalarına bırakıyorlar.
Her gün onlarca mülteci batan teknelerin içinde can veriyor.
Kıyılara artık ölmüş bebek bedenleri vuruyor.
Avrupa hala sorunu kendi ülkelerinin dışında tutabileceğini sanıyor.
Merkel başka zaman olsa yüzüne bakmayacak Türkiye’yi sırf bu yüzden apar topar ziyarete geliyor.
Türkiye’ye serbest dolaşım sözleri veriliyor.
Kapanmış müzakerelerin açılması için randevular kararlaştırıyor.
Sonuç?
“Bu barbarlıktır” diye çözme şansınız var mı? (4)
Lanetlemeniz yeter mi?
Tüm liderler kol kola girip Paris’te yürüyüş düzenlemeniz? (5)
Çözüm?
Bunu daha önce de yazmıştım. (6) Tek bir yol var, Batı yüzyıllardır aldıklarını geri verecek, zenginliğinin sadece kendisine ait bir maddi güç olmadığının farkına varacaktır.
Fransa, sınırları kapatıp, olağanüstü hal ilan edip, askeri birlikleri harekete geçirmiş!
Neye yarar?
Bu insanlar, Charlie Hebdo olayında gördük, Fransa’da yaşayan, kendi vatandaşıdır.
Kökeni?
Kuşkusuz sömürgelerinde yaşayanlardan gelmiş olabilir ancak bu da sonuç itibarıyla yine Fransa’nın kendi eliyle yaratılmış bir fiili durum değil midir?
Avrupa, ABD sınırlarına daha güçlü duvarlar örebilir. Vize şartlarını ağırlaştırabilir hatta artık üçüncü dünyadan insan girişine yasak bile koyabilir. Çözüm olur mu?
Kendini kandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Sorun her anlamda oluşmuş ve adil olmayan bu eşitsizliğin ortadan kaldırılmasıdır.
Batı bunu çözebilir mi?
Hiç sanmıyorum.
Fransa ise en zayıf halkalardan biridir.
(1) http://blog.radikal.com.tr/dunya/paristeki-saldiriya-neden-olan-gercekler-85413
(3)http://blog.radikal.com.tr/dunya/ancak-218-yil-sonra-anlasilacak-karikatur-86207
(4)http://blog.radikal.com.tr/dunya/barbarlik-diyerek-sorunu-cozemezsiniz-85190
(5)http://blog.radikal.com.tr/dunya/akdenizde-yasanan-felaketlere-karsi-bati-durusu-97587
(6) http://blog.radikal.com.tr/politika/ortadoguda-cozum-bati-aldiklarini-geri-verecek-paylasacak-63223
Uzay Gökerman 