Fenerbahçe genç liderleriyle kazandı!


Her sezon Fenerbahçe’nin geçmesi gereken bir sırat köprüsü olmuştur, Sivasspor eşleşmeleri; yıllardır belki şampiyonlukların kaçmasının direkt değilse de dolaylı sebeplerinden biridir aynı zamanda.

Sivasspor’un Fenerbahçe maçlarına “derbi” gibi hazırlandığını; geleneksel olarak Rıza Çalımbay’ın her karşılama öncesinde verdiği kritik demeçlerini de buna eklemek gerekiyor.

Böylesi bir atmosfere sahip ortamda, hele deplasmanda daha ilk yarıda maçı kopartabilme başarısı göstermek Fenerbahçe için çok önemli bir başarıdır.

İlk 45 dakika boyunca kazanmak için gereken iyi oyunu da oynadığını buna eklemeliyiz.

Bunun sebebi Jesus ve çıkardığı kadro mudur sorusuna çok emin olamadığımın cevabını vererek devam edeyim.

Maçın hemen başında Valencia’nın ambulansla sahayı terk etmesinin o dakikadan sonra Fenerbahçeli oyuncular üzerinde çok güçlü bir motivasyona neden olduğunu başta İrfan Can ve Arao olmak üzere hemen tüm futbolcularda görmek mümkündü.

Zaten Fenerbahçe’nin ikinci golü öncesinde İrfan Can göserdiği ekstra efor ve yaptığı asist ile ortaya koyduğu mücadelenin karşılığını almış oldu.

Fenerbahçe’nin sahada bir lidere ihtiyacı olduğunu hep söylüyoruz.

Bunun ne anlama geldiğini kadın voleybol takımından Eda Erdem örneği ile açıklayabiliriz.

Her zaman bir takımın böyle liderlere ve kaptanlara ihtiyacı vardır. Sahada takımın zor zamanlarda toparlanmasını, dik durmasını sağlayacak, gerektiğinde ya gol ya da asistlerle katkı verecek.

İrfan Can böyle bir oyuncu mu?

Kesinlikle hayır!

Bugün Fenerbahçe’de bu kritik görevi gencecik futbolcular üstlenmiş durumda.

Ferdi ve Arda’dan söz ediyorum kuşkusuz.

Öncelikle Ferdi Kadıoğlu’ndan başlayalım.

Çok büyük karakter ve her geçen gün daha iyi futbolcu olmaya devam ediyor. Ferdi’nin şansı yine bir Portekizli hoca olan Vitor Pareira’nın elinde parladı; İsmail Kartal ile yıldızı yükseldi ve Jesus’un en büyük kozu, jokeri, belki de temel oyuncusu ve hiç kuşkusuz da şansı oldu.

Ferdi Kadıoğlu olmasaydı Jesus bugünleri görebilir miydi emin olamıyorum.

Dün Sivasspor karşısında yine sahada oldukça farklı pozisyonlarda mücadele etti.

2 gol attı; birincisinde tam bir santrafor gibiydi; ikincisinde bir başka güçlü karakter Arda’nın çektiği şutun golü koklayan takipçisiydi.

Her ikisi de iyi futbolcu olmanın nitelikleri arasındadır.

Tabii buradaki belirleyici etken haftalardır savunmaya dönük kanat bölgelerinden orta alana daha ofansif futbol oynayabileceği yerlerde fırsat bulmasıydı.

Böylesine donanımlı, kompakt bir futbolcuya sahip olmak her takım ve teknik adamın kuşkusuz büyük hayallerinden biridir.

Fenerbahçe her sezon farklı bölgelerdeki benzer niteliklere yakın futbolcularını iyi paralara satmayı başardı belki ancak artık tekrar tekrar yeniden başlamamak adına bazı temel oyunculardan güçlü bir omurga yaratmak adına kadroda tutması gerekiyor ki Ferdi bunların arasında geliyor.

Arda için yapacağımız yorum oynaması değil oyundan çıkmasıyla bağlantılı olacak.

“Asla lider oyuncu olmadığını” söylememe neden olan pozisyonda kırmızı kart ile oyun dışı kalan İrfan Can’ın takımı eksik bırakmasından sonra Jesus ister istemez orta alanda çok daha güçlü savunma özellikleri olan bir futbolcu ile devam etmek adına Arda’yı çıkarıp yerine İsmail’i alarak başladı ikinci devreye.

Her ne kadar 10 kişi oynamanın handikapı olsa da gördük ki Fenerbahçe savunma yapmayı becerebilen, başarabilen bir takım değil. O kadar savunma özelliği olan futbolcuyla pas yapamadı, ileri çıkamadı, Sivasspor’un baskısı karşısında da sıkıntıya düştü.

Ve Arda meziyetlerine sahip bir futbolcuyu aradı.

Çıkmasaydı nasıl bir sonuç olurdu sorusunun cevabını sonsuza kadar bilemeyeceğiz o ayrı bir durum ama özellikle 3. Golde yapabildiklerini hafızalarımızın bir köşesine not ederek bu yazdıklarımı değerlendirmenizi öneririm.

Savunma yapma meziyeti düşük olan Fenerbahçe’nin 2 forvetli mi yoksa tek forvetli mi oynaması gerektiği sorusu da burada önemli bir düşünme dersi olarak önümüze çıkıyor.

Jesus 2’li forvetten hiç taviz vermeden sezon boyu oynamayı sürdürdü; ama Valencia’nın talihsiz sakatlığı ile ilginç bir tercih yaparak sahaya King ya da Serdar’ı değil de Rossi’yi sürerek farklı bir tercihte bulundu ve Fenerbahçe başka bir şey oynadı.

Sivasspor gibi takıma karşı bu kurgu tuttu mu?

Buna cevap vermeden önce Rıza Çalımbay’ın yenilgiyi “kaleci Ali Şaşal’ın sakat sakat oynamasına” bağlama bahanesine değinmeden geçemeyiz.

Rıza Çalımbay ile ilgili bunu ilk defa yazmıyorum; ama şu gerçek ki maalesef Türkiye şartları düşünüldüğünde eline geçen bu Sivasspor şansını gerektiği gibi kullanamadığının tespitini yapmamız gerekiyor.

Çok daha donanımlı bir Sivasspor mümkün olacakken bu seviyeler onun için yetersizliktir.

Arda Güler oyunda kalmış olsaydı belki farkın artacağı ortamda Jesus’un tercihleri nedeniyle ofans yeteneği düşen bir takıma karşı daha iyi oynadığı yanılgısı ile ilk yarıda yenilen golleri kalecisini kurban etme pahasına bahane üretmesi Rıza Çalımbay için pek uygun düşmedi.

Soruya dönersek; evet Fenerbahçe için yeni bir oyun planı olmalıdır. Özellikle 2 önemli büyük maç için.

Çünkü Fenerbahçe’nin orta alanda çok daha güçlü olması gerekiyor. 2 forvet hem savunmayı hem de orta alanı eksilten bir özelliği içinde barındırıyor.

Hazır Peres gibi yeni bir alternatif sahalara dönmüşken Ferdi ve Arda’nın orta alanda birlikte oynayacakları bir taktik dizilimin denenmesi zenginlik oluşturacaktır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: