Foucault Sarkacı okumak–02


Foucault Sarkacı, on ana bölümden oluşuyordu. Bunların, girişin hemen solundaki şekilde yeralan ve elle çizildiği anlaşılan Sefirot Ağacı’ndaki sefiraların adı olduğunu hemen fark etmiştim. Ama bu Sefira neyin nesiydi? Kether ile başlayan kitabın ilk bölümü okunması ve anlaması neredeyse imkansızdı; bir o kadar da sıkıcı gözüküyordu. Üzerinde çok durmadım. Kitabı tavsiye ettiğim kişilerin feryatlarını da …

Foucault Sarkacı okumak-01


Yıl 1992 idi, Beyoğlu'ndaki Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde geziniyordum. Mühendisler Odasına proje bırakmıştım, işe dönmek için oldukça geç bir zamandı. Kulübe üye olmuştum. O yılların Beyoğlu şimdiki görüntüsünden biraz farklıydı. En azından bu kadar çok kitapçı yoktu. İnternet diye bir kavram oluşmamıştı. Amerikan filmlerinde rastlıyorduk; fakat bir gün hayatımıza gireceğini hiç tahmin bile etmiyorduk.  O büyülü …

Murat Belge’nin “very” liberalizmi


Murat Belge'ye 1989 yılında çıkardığı Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek isimli kitabıyla yakınlaşmıştım. O kitap yanılmıyorsam dönemin sosyalizm anlayışını sorgulayan içeriğiyle, Stalinist sosyalizmin Gorbaçov tarafından yerle bir edildiği glastnost ve perestroyka hareketinin son döneminde yazılmıştı. Stalinist sola hiç yakın olamadım. Bununla birlikte bu anlayış sola o yıllarda tamamen egemendi. Murat Belge'nin düşünceleri, anlayışı, yaklaşımı, felsefesi ile …

Demokrasinin entropisini arttıran bilgi çokluğu…


Entropi  biraz da uzmanlık alanıma girdiği için üzerinde fazlasıyla düşündüğüm, önemsediğim bir konu ve yeri geldiği için ilişki alanını genişletiyorum. Entropi termodinamiksel bir terim olarak kullanılsa da yazımda (Entropi) da belirttiğim gibi “felsefeden tutun da, tarihe, ekonomiye, sosyolojiye, hatta seksolojiye, kozmolojiye, spiritüalizme, nükleer füzyondan hemen her şeye katkı ve etki yaratacak, düşünmenin şeklini değiştirecek” bir fenomen olduğunun …

Ağrıdağı Efsanesi – Yaşar Kemal


Edebiyat tarihimizin en güzel metinlerinden bir tanesidir. Ağrıdağı'nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl vardır, adına Küp gölü derler. Göl bir harman yeri büyüklüğündedir. Çok derinlerdedir. Göl değil bir kuyu. Gölün dört bir yanı, yani kuyunun ağzı, fırdolayı kırmızı, keskin, bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrilidir. Kayalardan göle kadar daralarak inen yumuşak bakır …

Türkiye’deki Yeni “Nihilizm”


Batı aydınlanmasının temeli bilgiye ve bilime olan yönelimdir. Feodalizmin karanlık atmosferinin içinde tamamen boş inanca, hurafeye, dinin yozlaştırılmasına tutsak yaşayan batı toplumları hemen karşıtların birliğindeki ilkeden hareketle bilimi, pozitif aklı, deneyi, soru sormayı, araştırmayı geliştirmiştir. “Biricik” gerçeklik bilim olmuştur. Karşıtların birliği ya da çelişkisi Avrupa coğrafyasında öylesine keskindi ki, ortam tartışmayı, bir başka alternatif var …

Protest Müziğin yeni sesi; Bandista – özgürlük sen nerdeysen orada


Guernica'yı gören Nazi subayı, Picasso'ya kızgınlıkla; "Bunu siz mi yaptınız?" deyince, Picasso; "Hayır, siz yaptınız!" demiş. Doğruluğundan emin değilim, ancak yaşanmış olması muhtemel, değilse bile fıkra kıvamında aktaracağım bir benzer diyalog da şöyle gelişmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan yıllar sonra Türkiye'de bir resim galerisini gezen General Kenan Evren Guernica'yı görüp; "Bunu ben de yaparım" deyince, "Kesinlikle …

Kadınların kurtuluşu erkek gibi olmak mı?


Kadın varlığını seven, onunla birlikte olmaktan hoşlanan bir erkek olarak kadını yazmak, onun üzerine düşünmek hoşuma gidiyor. Geçtiğimiz günlerde Kadın bedeni metadır! isimli bir yazı yazmıştım. Kuşkusuz bu satırlarda fiili durum değerlendirmesi vardı. Aslında düzen kadın erkek ayrımı yapmadan her şeyi alınabilir satılabilir hale getirmek istiyor. Kadının buradaki rolü biraz daha sıkıntılı, çünkü onun bedeni …

Masumiyet Müzesi’nde Bekâret Sorunu


Masumiyet Müzesi Orhan Pamuk’un Nobel’den sonra yayınladığı ilk olması bakımından herkes tarafından merakla beklenen bir romandı. İlk baskısının kaba tabirle kafadan 100.000 adet yapması da bunun göstergesi. Orhan Pamuk edebiyat tarihimizin en çok tartışılan yazarlarından biri haline geldi. Romancılığı bir tarafa yazarlığı tartışıldı. Kitaplarını kimsenin bitiremediğinden dem vuruldu. Kuşkusuz bütün bunların haklı sebepleri de vardı. …

Adalar ve Kıtalar üzerine söyleşi…


Editör: Merhaba, öncelikle Adalar ve Kıtalar'ın yazarı Uzay Gökerman kimdir? Uzay Gökerman: Merhaba. İnsanın kendisini anlatması biraz zor tabii… Ben 40 yaşında, mühendislik eğitimi almış, bu zaman diliminin neredeyse üçte ikisini yazarak geçirmiş bir kişiyim. E: Bir mühendis yazmaya nasıl zaman bulur? UG: Bundan on sene önce bir iş görüşmesi yapmak üzere İnegöl'e gitmiştim. İnsan …