Terliği ters giymek…


Oğuz Atay Günlük yazımına şu cümlelerle başlar;

“Selim gibi, günlük tutalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptırdınız.”

Bunun benim tarafımda nereye bağlanacağı belli…

Bundan 33 yıl önce henüz daha Tutunamayanları okumamış, haliyle de Oğuz Atay ile tanışmamışken günlük yazmaya başlamıştım. Demek 17 yaşındaymışım. O zamanlar hayata ne kadar çok anlam yüklüyordum.

Hayat anlam yüklenilmesi gereken bir yer olmalıydı; oysa daha henüz sokağı tanımıyordum. İnsanlarla iletişime girmemiştim. Toplasan her şey on bir senenin içine sığan ve belki henüz üniversiteye adım atılmış bir eğitim, öğretim dönemiydi.

Az değil mutlaka, her sene en az 40-50 kişi ile bir şekilde iletişim kurma, onlarla ilişkide bulunma durumu.

Ancak, o günlerde bugünler gibi hep bir şeyler yanlış gidiyordu.

Dün koşu bandından indiğimde terliklerimi ters giydiğimde fark ettim. Hiç sizin de başınıza geldi mi, bilmiyorum. Huzursuzluk verici bir hareket bu!

Çocukluğumda, mahalledeki küçük çocukların, ayaklarının en az iki katı olan annelerinin terliklerini giydiklerine dair görüntüler geldi hemen gözümün önüne. Büyük bir kısmı terliklerin düzünü tersini bilmediklerinden ellerinde koca ekmek parçasıyla etrafta öyle dolanırlardı. Onlar adına ben rahatsız olurdum. Müdahale edip düzeltmek isterdim.

“Ters giymişsin terliği!”

Sana ne, aslında değil mi?

Mesele terliği ters giymeleri miydi yoksa ayakları hiç giymemeleri gereken bir şeyin içinde olmaları mıydı?

Düşünsenize 33 senedir etrafa hep bu gözlerle bakıyorum. Hâlâ mı? Evet…

İçimde hep bir rahatsızlık duygusu var. Değiştirme, düzeltme, doğruyu gösterme refleksi diyebiliriz buna.

Oysa koşu bandı ile banyo arasındaki mesafe toplasan on adımdan oluşmuyor. Beni alıkoyan rahatsızlık nedir, onu da şimdi yazarken hatırlıyorum.

Anneannem…

“Ayakkabını, terliğini ters giyme, işlerin ters gider, rast gitmez!”

Zaman zaman içinde bulunduğum durumların, ilişkilerin de bana böyle ters giyilen terlik gibi hissettirdiğini, huzursuzluk verdiğini düşünüyorum.

Ancak bunu değiştirmek ayağındaki düzeltmek kadar kolay olmuyor. Bazen yıllara yayılıyor; üzerine zaman yığıldıkça daha bir imkansız hal alıyor, başka bir şeye dönüşüyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: