Karşılaşmanın 58. Dakikasında Fred’in yerine İsmail Yüksek oyuna girdi.
Mourinho olsaydı muhtemelen bu değişiklik olmazdı ve Brezilyalı oyuncu çok daha uzun süre sahada kalırdı, belki maçı tamamlardı.
Oynadıkları yer ve pozisyon itibarıyla zaten İsmail, Fred’in asla yedeği olacak bir oyuncu değil.
Kadroya baktığımızda İsmail, yeni gelen Alvarez ve Amrabat ile aynı mevkide oynuyor ve birbirlerini yedekliyorlar.
Peki, Fred’in bu kadroda alternatifi, yedeği kim?
Dün yedek kulübesinde böyle bir oyuncu yoktu. İşin doğrusu Fenerbahçe’nin genel takım kadrosunda böyle bir oyuncu da bulunmuyor.
Geçen sezon var mıydı? Ondan önceki sezon? Hatırlıyor musunuz, ilk geldiği yıl iki defa sakatlandığında nasıl iki ayak bir pabuca girmişti?
Dün Kerem Aktürkoğlu’nun transferi açıklandı.
Nene ve Alvarez de geçen hafta katıldılar.
Kaleci transferi için Ederson’un zorlandığı konusunda haberler düşüyor önümüze, sosyal medyada.
Başka 2 transfer daha olacağının fısıltıları var.
Peki karşılaşmadan devam edelim.
Zeki Murat Göle ikinci yarı Oğuz Aydın yerine Mert Müldür ile devam etti.
Talisca yerini Szyimanski’ye, İrfan Can da Cengiz Ünder’e bıraktı.
Maçı izlerken bu değişikliklerin hangisi sizi heyecanlandırdı?
Karşılaşma ile ilgisi yok ama sizce Ali Koç ile Mourinho’nun arasını bozan ve sonuçta da Portekizli Hoca’nın gönderilmesine neden olan sorun neydi?
Fenerbahçe yıllar sonra Mourinho ile öyle ya da böyle bir futbol aklına kavuşmuştu.
Elbette Türkiye’deki futbolu yorumlayanların eline su dökemezdi ama yine de geride kalan en az 3-4 sezon ile kıyaslandığında bunu iddia edebiliriz sanırım.
Muhtemelen Portekizli Hoca geçen sene takımda gördüğü eksikler ve bu sezon öncesinde ayrılacakları da göz önünde bulundurarak Yönetim’e alternatifli bir liste vermiştir.
Bu listede isimler olduğu gibi ihtiyaç duyulan pozisyon için oyuncu özellikleri tariflenmiştir.
Fenerbahçe ilk hazırlık karşılaşmasını 12 Temmuz’da yaptığında kadroya henüz bir oyuncu; Brown dahil olmuştu.
26 Temmuz’daki Benfica hazırlık maçının ikinci yarısında Duran oyuna girdi. O karşılamanın oynandığı sıralarda, gol de atan Kerem’in Fenerbahçe’ye geleceği ile ilgili haberler çıkmaya başlamıştı.
Orada da bitemedi, Kerem Benfica’yı Şampiyonlar Ligi’ne taşıyan golü attıktan sonra transferi gerçekleşti.
Skriniar ve Semedo, ilk Feyenoord karşılaşması öncesinde takıma dahil olurlarken; sonrasında da az önce söz ettiğim Nene ve Alvarez transferleri gerçekleşti.
Ve ortada artık Mourinho yok!
Hoca ile Yönetim arasında ne olduğunun detaylarını bilmiyoruz. Sadece tahmin ediyoruz.
Ancak ana akım medyanın Mourinho’ya nasıl bir mobbing yaptığını yakından takip ettik.
Ülkenin futbol zekâsı ve bilgisi çok yüksekmişçesine, yaptığı kadrolar, oyun planları ve çoğunlukla da polemikleri yerden yere vuruldu.
Türkiye’ye bir daha dünya çapında başka bir teknik direktör gelir mi bilemem ama buraya kadar yazdığım detaylardan Mourinho’nun ne kadar günah ve sorumluluğu olduğunu size sorabilirim veya kestirmeden kendi yanıtlarımı verebilirim.
Fenerbahçe’de çok uzun zamandır bir futbol aklı olmadığı için transferler eldeki bütçeye denk gelecek şekilde yapılıyordu.
Takım içinde yıldızı parlayan oyuncular da hemen paraya çevriliyordu.
Gidenlerin yeri bir türlü dolmazken kadro bir dolu eksikle sezonlara başlıyordu.
Güç bela devre arasına gelene kadar puanlar kaybediliyor, rakiple(rle) sinir savaşına giriliyor ve her seferinde de kaybediliyordu.
Her sezonun özetiydi bu.
Bugün Fenerbahçeli kime sorsanız oyuncu ve pozisyon eksiklerini hemen size sayar döker.
Buna rağmen gelinen nokta da bu!
Şimdi bir de Fenerbahçe’nin teknik direktör sorunu var.
Daha önce bu takıma 100 gün doğru teknik direktörün kararını verememiş Yönetim, 21 gün sonra Olağanüstü Kongre’ye giderken böylesi bir sorumluluğun altına girdi.
Bu hiçbir zaman sadece Mourinho meselesi değildi.
Evet, bugün İsmail Kartal olsun veya ismini şimdi anmayalım başka alternatif yerli teknik direktörler olsun kendilerine verilen kadro içinde kavrulmayı bilirlerdi.
Ama işte en fazla 99 puan yapabilirdi ve Galatasaray yine 3 puan fazlasıyla şampiyon olurdu.
Mourinho bir karizma, çok keskin bir kişilik; buralara da kazandığı başarılarıyla gelmiş.
Genellikle en kötü polemik ve eleştirileri içeren, bir kısmını bugün ülkemizdeki yorumcuların kendi fikirleriymiş gibi sağda solda konuştukları haberleri, yazıları, değerlendirmeleri; hayat hikayesini anlatan kitapları okur, belgeselleri izlersin.
Mourinho’yu kendine ve şartlarına uydurmaya çalışmak yerine onun seviyesine çıkmaya çalışırsın.
Onunla her fırsatta polemik yapmazsın!
Evet, Fenerbahçe içinden çıkılması fazlasıyla karmaşık ve bir kısımını kendi eliyle yarattığı bir dolu denklemle yarışa devam ediyor.
Milli arada biraz nefeslenilecektir. Ama hemen peşi sıra oynanacak bir Trabzonspor karşılaşması var.
Bakalım Fenerbahçe’yi hangi gündemler bekliyor olacak?

