…çok yükseğe çıkamam


Hayat sanki sadece para harcamak ancak biriktirememek ona sahip olamamak üzerine düzenlenmiş bir oyuna benziyor. Attığım her adımda bir ödeme belgesi uzatıyorlar önüme. Sadece bana değil, kuşkusuz hepimize, herkese.

Bir gün bambaşka bir dünyaya uyanmış olsak orada herhangi bir ödeme aracı olmasa ne kadar güzel olurdu.

Ödeme listesi arttıkça, kabardıkça her ay aldığınız ücret de giderek ufalıyor, görünmez hale geliyor, yetmiyor. İçinizde önünü alamadığınız bir huzursuzluk, daralma, nefes alamama hissi beliriyor.

İşte o zaman görevli olduğunuz işinizi yaparken aldığınız ücrete nelerin dahil olup nelerin olmadığını sorgulamaya başlıyorsunuz. İşvereninizin ya da bağlı bulunduğunuz müdürün sizden beklentileri ve taleplerinin her geçen gün artmasına karşın aldığınız ücretin her zaman aynı kalması daha büyük rahatsızlıkların doğmasına neden oluyor. Üstelik bu nereye giderseniz gidin, hangi işte çalışıyor olursanız olun hiç değişmiyor, bir şekilde sizi gelip buluyor.

“Durumlardan sürekli vazife çıkaran” ve bu vazifeyi de sürekli size yükleyip, bekleyen işvereniniz/müdürünüze “bu ücrete dahil değil, bunun için fiyat farkı almam gerekiyor, zarar ediyorum” diyebilme şansınız hiç olmuyor. Cesaret edip benzer bir yaklaşım sergilediğinizde onların yüzlerinde aldıkları ifade başlangıçta yaşadığınız huzursuzluğu, daralmayı, soluksuz hale gelmeyi bir kaç kat daha arttırmaktan başka bir şeye dönüşmez.

Ne kadar kahredicidir.

Hele, dışarıda bekleyen ve görevinizi almak için sabırsızlanan binlerce işsizin varlığı konusunda üstü kapalı yapılan imalar çok daha alçaltıcıdır.

Orada kalmaya devam ediyor olmanızla başlar alçalmanız.

Tam da o an aklınıza Oğuz Atay’ın eşsiz sözü gelir aklınıza “çok yükseğe çıkamam bende yükseklik korkusu var, kimseyi yarı yolda bırakamam bende alçaklık korkusu var.”

Zaten olası bir iş değiştirme hamlenize işvereninizin vereceği cevap da bu alçaklık korkunuz üzerine kurulmuştur. “İşi yarım bırakıp nereye gidiyorsun, biz sana güvenmiştik!”

Alçalmanızla alçaklık korkunuz birbirleriyle savaşmaya başlar.

Gidemezsiniz.

Çünkü gittiğiniz yerde de başınıza gelecek şey üç aşağı beş yukarı benzerdir. Kurgu birbirini tekrar eden bir senaryodur.

Çaresizce işinizin başına döndüğünüzde artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Bıyık altından gülümseyen işvereniniz ya da müdürünüz bambaşka taleplerle eskisinden çok bask altına alır. Bilir ki bundan sonra sizin için deniz bitmiştir.

02 Şubat 2011 Çarşamba

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: