Hakemler neden Fenerbahçe lehine penaltı vermezler?


09 Temmuz 2012

Bir hakemin, ceza sahası içinde savunma oyuncusunun hücum eden oyuncuya yaptığı 10 kusurlu harekete karşı kanaatle verdiği karara penaltı diyoruz.

Penaltı futbolda en zor verilen kararlardan bir tanesidir. Hakemler ceza sahası dışında kolaylıkla çaldıkları düdükleri nedense içinde aynı rahatlık ve kararlılıkla çalamazlar. İyi hakemi kötüsünden ayıran önemli farklardan bir tanesidir.

Futbolda üzerine en çok konuşulan ve tartışılan pozisyondur penaltı.

Aynı zamanda bir maçın kaderini belirleyen en önemli unsurlarından…

Sadık Deda futbol tarihimizin en kolay penaltı kararı veren hakemlerindendi.

Günümüzde Yunus Yıldırım’ın ceza sahası içinde penaltı kararı anında en fazla tutukluk yapan hakemi olarak tanıyoruz. Ceza sahası dışında en fazla faul kararı veren bir otoriteyken; içinde bir anda ürkek bir kişiliğe bürünüveriyor.

Dün gazetelerimizde bir haber vardı. Aziz Yıldırım’ın avukatları 16. Ceza Mahkemesine sunmak üzere İTÜ’den Fenerbahçe’ye çalınan veya çalınmayan penaltı düdüklerinin yarattığı durumu anlatan bir rapor almışlardı.

Raporun özetinde şöyle diyor.

– Verilere göre takımların attıkları gol ortalaması ile kazandıkları penaltı sayısı paralellik taşımakta. Ancak Fenerbahçe diğer kulüplerin aksine attığı gol oranının çok altında penaltı kazanmış…

– Kamuoyu algısına göre en çok penaltıyı Fenerbahçe kazanıyor. Oysa Fenerbahçe kazanılan penaltı oranlarında ilk dört sıraya bile girememiş ve Gaziantepspor’un da altında yer almış durumda…

– Hakemlerin son 15 sezonda Fenerbahçe aleyhine bir tutum izledikleri belirlenmiştir. Bu durum bilimsel verilere göre yüzde 97 tesadüfi değildir.

– İddianamede yer alan son 3 sezonun yani Mahmut Özgener döneminin penaltı istatistiklerinde hakemler Fenerbahçe’ye karşı diğer takımlarla eşit, yani nötr bir yaklaşım göstermişler…

(Kaynak: Hürriyet Gazetesi Ahmet Ercanlar)

Bu rapordan çok fazla sonuç çıkıyor. Ancak bugün çok daha azıyla yetinme düşüncesindeyim; kendimce çok daha önem verdiğim şeyi tartışmak istiyorum.

Ülkemizde bilimin değil kanaatlerin sözü geçiyor. Kanaatler insanların zihinlerine yerleşmiş bir bakıma kalıplardır, şablonlardır; önyargılardır.

Einstein tarafından söylenmiş çok önemli bir söz vardır.

“İnsandaki önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan zordur” der; Alman fizikçi.

Bu ne demektir? Bilim bile insan zihnindeki yerleşik düşünceleri ortadan kaldırmakta aciz, yetersiz kalır.

Ülkemizde yerleşik bir Fenerbahçe önyargısı oluşmuştur. Bu hiç kuşkusuz kendiliğinden olmamıştır. Fenerbahçe’nin de bu sürece önemli katkıları olduğunu söylemeliyiz.

Ancak özellikle son 30 yılda yaratılan şey kelimenin tam anlamıyla hurafedir.

Bugün Fenerbahçe karşıtları için bu sevimsizliğin nedenlerini sorduğunuzda size iki şey söyler; bir Ömer Çavuşoğlu, bir de Ali Şen.

Son 30 yılda aslında Fenerbahçe’yi sevimsiz gösterecek elle tutulur çok fazla bir şey olmamıştır.

Hiç kuşkusuz medyanın bir takım duayen kalemleri Fenerbahçe aleyhine bir önyargı oluşması için ellerinden geleni yapmışlardır.

Örneğin bir Fenerbahçe Medyası’ndan söz edilir olmuştur. Bu medyanın 3 Temmuz Sürecinde nasıl davrandığını gördük. Böyle bir medya olmadığını; olanların nasıl seslerinin kısıldığını da…

Bir önyargı yaratıldıktan sonra onun nasıl güçlü davrandığını Einstein’den öğrendik. Bir çeşit şartlı reflekse dönüşmesi de mümkündür.

Ayrıca toplumun her katmanına doğru yayılması çok farklı tepkilerin, davranış biçimlerinin gelişmesine de neden olacaktır.

Hakemler toplumun bir parçasıdır ve bu önyargıların yeşerdiği ortamda yaşamışlardır.

Fenerbahçe’nin özellikle 1996-97 sezonundan itibaren feryada dönüşen hakem hatalarının ve verilmeyen penaltılarının nedenini İTÜ’nün raporunda matematiksel bir veri olarak görebiliyoruz.

Raporun bize sunduğu mesaj şudur; hakemler Fenerbahçe lehine bir karar vermekten kaçınmaktadırlar.

Açıkçası bu feryadı Fenerbahçeliler 3 Temmuz sürecinde de sıklıkla dile getirdiler.

Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerin savunmalarında da bunları okuduk.

“Bize lehimize vermediğiniz kararları diğerlerine karşı büyük bir hoş görüyle sundunuz.”

Veya…

“Bizim aleyhimize verdiğiniz kararlar söz konusu diğerleri olunca görmediniz.”

3 Temmuz sürecinin başlatan dinleme kararının da böylesi yerleşik bir kanaatle başlamış olduğunu görüyoruz.

Aziz Yıldırım’ın başından beri söylemeye çalıştığı “biz temiziz diyenlerden daha temiziz” vurgusunun altında yatan gerçeklik de buna işaret etmektedir.

Davayı 23 duruşmada tamamlayan farklı bir şey değildir.

Açıkçası bu önyargı giderek çok daha büyük bir haksızlığa doğru yol almaktadır.

Daha dikkatli düşünmek ve karar vermek gerekmiyor mu?

http://spor.milliyet.com.tr/hakemler-neden-fenerbahce-lehine-penalti-vermezler-/uzay-gokerman/spor/sporyazardetay/09.07.2012/1564657/default.htm

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: