Sakız Adası; nasıl gidilir, nerede kalınır, ne yenilir, içilir?


IMG_20131017_115152Giriş

Sakız Adası tatilimize yönelik bir gezi yazısı dizisi hazırladım. Buradaki amacım hem Sakız Adası’na ait bilgi ve bilmeyenler için nasıl gidileceğine dair bir fikir vermek.

Sıkıcı ve akıcı olması için çok basit cümlelerle ve bol fotoğrafla sunum yapacağım.

Umarım başarılı olurum.

IMG_20131015_162836Karar anı…

Aslında bu sene Kapadokya’yı görmek istiyordum. Ailemle üç günlük bir program yapmış, turları araştırıyordum.

O sırada bir arkadaşımdan Bayram’da yapacağı tatil programıyla ilgili mail aldım.

Sakız Adası’na gideceğini söylüyordu. Verdiği detaylar fazlasıyla ilgi çekiciydi.

“Sakız Adasına gitmeye karar verdik. Kapıda vize veriyorlarmış. 5 gece 6 gün kalacağız. 13 Ekim Pazar sabahı çıkıp 18 Ekim Cuma akşamı döneceğiz ki Bayram trafiğine takılmayalım. Fiyatlara gelince max. 4 yıldızlı  otel var,  oda + kahvaltı 3 Kişi = 420 €  + 150 € Feribot + Benzin + Öğle ve Akşam Yemeği…”

Parasal detaylara özellikle giriyorum, çünkü Türkiye’deki fiyatların genel mertebesinin karşılaştırılması anlamında önemli olduğunu düşünüyorum.

Karar almamız uzun sürmedi ve hemen ne yapmamız gerektiğiyle ilgili işlemlere başladık.

Yukarıdaki mailden de anlaşılacağı üzere kapıda vize uygulaması vardı ancak vizeyi de her önüne gelene vermiyorlardı.

IMG_20131013_093000Çeşme’de bu işleri takip eden yerleşik turizm acenteları olduğunu öğrendik. Atlas Tur, Ertürk ve Ege Birlik en çok bilinen firmalar olarak not edilebilir.

Ertürk ve Ege Birlik aynı zamanda Çeşme-Sakız Adası feribot seferleri de yapıyorlar.

Tercihimizi bütün bu işlemlerde İstanbul ile acenta arasında bağlantıyı kuran arkadaşımız Şule Arslaner’in de katkılarıyla Ege Birlik’ten yana kullandık. Açıkçası Ada’dan döndüğümüz son güne kadar genel anlamda işlerimizi Ege Birlik tarafından çözdük diyebilirim.

Ege Birlik bizi Sakız Adası’nda terk etti.

Buraya dikkat; son gün, yani Sakız Adası’ndan ayrılacağımız gün, iki hafta önce aldığımız feribot biletlerine rağmen, limanda bizi almaya gelmedi. Pasaport kontrolünden geçmiştik, geri dönme şansımız yoktu. Ayrıca dönsek nereye gidecektik, sonuçta tatilimiz de sona ermişti.

Ertürk’ün kalkmak üzere olan feribotuna kendimizi attığımızda kaptanın tepkisiyle karşılaştık; gemide bilet kesilmesi yasaktı ve 1.000 € cezası vardı.

DSC02080Ege Birlik’in acenta temsilcisinin güç bela yardımlarıyla kendimizi Yunan bandralı bir gemide bulduk. İçinde Japon turistler vardı. Hava yağışlı, deniz dalgalıydı. Açıkçası birsığıntı, mülteci gemisinde yolculuk ediyor gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Neden bu detayları anlatıyorum;

1. Ege Birlik’in yaptığı işi kayıt altına almak
2. Böylesi durumlarla karşılaşılacağına karşı bilgi vermek için…

Neyse…

Biz işlemlere geri dönelim…

Ege Birlik’in acenta boyutu ile ilgili bütün işlemlerimiz yolunda gitti.

Vize için istenen evraklar;

1. Pasaport
2. Nüfus Cüzdanı fotokopileri
3. Konaklama yapılacak yerin davet/rezervasyon yazısı
4. 2 adet vize işlemlerine uygun fotoğraf
5. Gidiş/geliş feribot biletlerinin alındığına dair belge (www.egebirlik.eu veya http://www.erturk.com.tr/ )
6. Vize işlemleri için doldurulması gereken konsolosluk belgesi (yukarıda verdiğim linklerin ilgili yerlerini takip ederek ulaşılabiliyor)

Dilerseniz bu belgeleri kendiniz hazır edip kapıda vize işlemlerini yapan görevliye de teslim edebilirsiniz. Böylece Ege Birlik’e adam başı 20 € vize işlemleri parası da ödememiş olursunuz.

Biz bu parayı ödemeyi tercih ettik. Maliyeti 3×20=60 € olmuş oldu.

Feribot ücreti de 3×20=60 €, toplamda yolculuk başlamadan 120 € cebimizden çıktı.

Yolculuk

İstanbul’da yaşamak trafik, yollarda çile çekmek demektir. Hele bayramlarda İstanbul’dan çıkmak ve geri dönmek tam anlamıyla bir sorundur.

IMAG4753Bunu aşmak için Pendik-Yalova feribotuna önceden bilet aldık. Kuşkusuz bunun alternatifleri var. Dilerseniz Eskihisar-Topçular hattını kullanabileceğiniz gibi, Yenikapı-Bandırmabağlantısıyla yolu daha da kısaltmak mümkündür. Ancak hepsinin kendisine göre fiyatı var.

Örneğin dönüşte Topçular-Eskihisar yolunu kullandık ve 55 TL ödedik.

Pendik-Yalova Hızlı Feribotuna giderken verdiğimiz tutar 86 TL’ydı.

Yenikapı-Bandırma hattının fitayını 280 TL idi.

22.45 feribotuna bindik; 23.30’da Yalova’daydık. 06.30 gibi de Çeşme’de; aracımız yaklaşık 140 TL tutarında bir benzin yakmıştı. Dönüşte bunun biraz üzerine çıktık. Ancak yolculuk boyunca 300 TL’lik bir benzin harcamış olduğumuzu söyleyebilirim.

IMAG4760Yolculuğumuz sırasında sabaha karşı saat 01.30 sularında Susurluk Yasa tesislerinde mola vermeyi uygun gördük.

Burada Mihaliç peynirli tost ve çay güzel bir ikili olarak karınlarımızın doymasına eşlik etti.

Bütçenin neresindeyiz; benzin ve gemi bedelleriyle 441 TL harcamış olduk.

Çeşme-Sakız Yolculuğu

IMG_20131013_094603Çeşme’yi daha önce görmemiştim. Saat 06.30’da güneşin doğuşunu beklemek farklı bir heyecandı. Gemimiz 09.30’da kalkacaktı ve en geç 08.30’da pasaport kontrolünde olmalıydık.

Ege Birlik’in feribotunu gördüğümde hayal kırıklığı yaşamadım değil; çok daha gösterişli bir gemi bekliyordum. Muhtemelen basit bir yük gemisinden bozmaydı. Ancak o an için önemi yoktu. Hatta dönüşte bizi almaya gelmediğinde bile onu fazlasıyla aradığımı belirtmek istiyorum.

Yolculuğumuz tam zamanında başladı mı hatırlamıyorum, dikkat etmemiştim. Sakız’a varış süremiz belirtildiği şekliyle 45-50 dakika sürdü.

Hava rüzgarlı ancak güneşliydi. IMG_20131015_161337

Sakız Limanından içeri girerken hepimiz heyecanlıydık.

Ertürk Line’nın gemisi bizden önce varmıştı Sakız’a; toplamda yaklaşık 50-60 kişiydik. Büyük bir kısmının ya vizesi vardı ya da yeşil pasaportu. Onlar kısa sürede Ada’ya giriş yaptılar; bizim vizemiz olmadığından bütün işlemleri yapacak iki Yunanlı görevliyi beklemek durumunda kaldık.

İşlemlerimiz önümüzdeki kişilerle birlikte yaklaşık olarak bir saat kadar sürdü.

IMG_20131015_161201Burada da adam başı 35 € vize ücreti ödedik. Üç kişi için 3×35=105 € peşin olarak cebimizden çıkmış oldu.

Sakız’dayız…

Artık içeri girdik. Taksi ile otelimize gitmemiz gerekiyordu.

Oteli girişte mailini paylaştığım arkadaşım, Senan Arslanerbulmuştu. Golden Sand Hotel diye Türkiye klasmanında 2 ile 3 yıldız arasında bir yerde duran, günümüzde görmeye alışkın olduğumuz konforun büyük bir kısmına sahip olmayan bir oteldi.

Ada’nın güney doğusunda, merkezden 7 km. uzaklıkta Karfas’taydı. Bu mesafeyi orada kaldığımız üç gün boyunca arkadaşımla birlikte yürüdük. Bu bizim akşam sporumuz oldu. Eş ve çocuklarımız taksi ile merkeze iniyorlardı.

Merkez ile Karfas arasındaki 7 km.lik mesafeyi taksiler 10 € karşılığı getirip götürüyorlardı. İki aile günlük 30 € taksi harcamamız oldu.

Çok güzel ve bakımlı kadın taksi şöforleri şaşırtıcıydı. IMG_20131016_125527

Otelimizin kuşkusuz bir havuzu vardı. Ancak fitness, SPA gibi bölümleri bulunmuyordu; biraz ötede bulunan diğer otelde bu hizmetleri bedelsiz sağlamak mümkün olabildi. Çocuklarımız her gün düzenli olarak fitness salonuna gittiler.

İnternete girmek için bir bilgisayar tesis etmişler, WI-FI hizmeti ise otelin her noktasında ücret karşılığı alınabiliyordu.

1 haftalık bağlantı ücreti için 5 € ödemeniz gerekiyordu.

Odaları gayet büyük hele önündeki balkonu teras niteliği taşıyordu, mükemmeldi.

Kilitlemekte zorluk çektiğimiz bir kasası ve mini barı vardı.

Banyosu standart konforu sağlayabilecek şekilde kurgulanmıştı.

Otelin hemen önünden denize girilebiliyordu; adı üstünde“Altın Kum” kumsala sahipti.

Deniz, dolaştığımız, gördüğümüz her yerde kristalize berraklığa sahipti. Ege’nin deniz sıcaklığını barındırıyordu, bu benim için oldukça düşük bir sıcaklık olmasına karşın yağmur yağarken bile denize girdiğimi hemen eklemeliyim.

IMG_20131015_095533Otelin hemen önünde küçük bir bonzai görünümünde sakız ağacı bulunuyordu, buradan kopartılan özleri rahatlıkla sakız gibi çiğneyebiliyordunuz.

Otel görevlileri Ada’nın diğer halkı gibi güler yüzlü, yardımsever, herşeyden önemlisi bizi seven kişilerden oluşuyordu.

Hazır yeri gelmişken Yunanca’dan bir kaç kelime paylaşayım. Yazılışları farklı olabilir, her türlü hata için şimdiden özür dilerim…

 

Yunanca öğrenelim…

Merhaba, iyi günler, günaydın demek için Kali mera diyoruz. En çok kullanılan kelime bu oldu.

Bir hizmet aldınız ve teşekkür edeceksiniz; İfharisto diyorsunuz.

Karşılığında rica ederim diyeceksiniz; Paragalo cevabını veriyorsunuz.

Hoşgeldiniz; Kalo sirta…

Kalo sevrika; hoş bulduk…IMG_20131015_235913

Nasılsınız; Tikaniş…

İyiyim, Kala…

İyi akşamlar; Kali ispera…

İyi geceler; Kali nihta…

Endaksi; tamam…

 

Neler yedik içtik?

Otelde sabah kahvaltısı yaptık. Öğle ve akşam yemeklerini dışarıda yedik. Aslında öğle yemeği yemedik diyebilirim.

1977 yılında dayımla birlikte İmroz’a gitmiştik. Orada da öğle yemeği yemiyor; ikindi vakti çay içiyor ve akşam yemeği yemeyi tercih ediyorduk.

Demek ki Ada’da adet böyle işliyordu.

Kahvaltıda çok çeşit yoktu; hatta zeytin olmaması beni oldukça şaşırttı diyebilirim.

Sakız’dayken en çok özlediğimiz şeylerin başında demleme çay geldi. Kültürleri bu kadar yakın iki ülkenin çay konusunda böylesine derin bir ayrım içinde olması çok şaşırtıcıydı. Sallama çay hayal kırıklığıydı.

Dönüşte uğradığımız Alaçatı’da yaptığımız kahvaltıda demleme çay ile buluşma anımız çok güzeldi. Resmen kucaklaştık diyebilirim.

IMG_20131016_130938

Adalıların sabahları en çok tercih ettikleriyse frappe türü kahveydi. Bunun ayrı bir kültür ve gelenek olduğunu, hatta kahvaltının yerini tuttuğunu söyleyebilirim.

Biz de bir sabah bu meşhur frappeyi denedik; ancak ne arkadaşım Senan Arslaner ne de ben bunun neden çok içiliyor olduğunu anlayamadık. Sulandırılmış kahve tadı vardı ve çok kötüydü.

İlk akşam Delfinia isimli güzel bir tavernada yemek yedik. Ada mutfağı bizimkiyle neredeyse bire bir aynı; çok küçük farklarla ayrılıyor.IMG_20131017_201419

Ayrıca tabakları hem çok büyük hem de porsiyonlar neredeyse iki kişilik geliyor.

Kimse kusura bakmasın Türkiye’deki meyhane ve resorantlarda önümüze meze olarak koyulan tabaklardaki porsiyonlarla ve ödediğimiz fiyatlarla resmen kandırılıyoruz.

Ada’nın en ilginç tatlarından bir tanesi Hellim peynirine benzeyen Mastello Peyniri; kızartılarak servis ediliyor ve bir vejetaryen olarak benim için çok güzel bir seçecekti; her akşam düzenli olarak yedik.

Ada’nın kendi ürünü şarapları maşrapa şeklinde karaflarla servis ediliyor; bildiğimiz küçük su bardaklarıyla içiliyor.

IMG_20131015_193441Tatil boyunca Hellenic Bira olan Mythos’u tercih ettim.

Sayısız deniz ürünü yeme şansınız var; ayrıca et de yiyebilirsiniz.

Son iki akşamı otele yakın bir İtalyan restoranında geçirdik ve pizza yedik.

Bir akşam yemeği ne kadara çıkıyor, sorusunun cevabını vermek çok kolay değil. Çünkü yeme-içme tamamen kişisel tercihlerle ilişkilidir.

Örneğin 4 kişi 19 € karşılığı doyurucu bir pizza yiyebilirsiniz.

İki kişi 10 € ödeyerek et yiyebilirsiniz.

Bira 3 €. Yarım litre yerli şarap 5 €. Su 1 €.

Üç kişi günlük akşam yemeği ortalamamızın alkol dahil 30-40 € arasında değiştiğini söyleyebilirim. Bunun daha altına da inmek mümkündür; elbette üzerine çıkmak da.

Devam edecek…

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

Detaylı fotoğraflar için http://instagram.com/uzaygokerman sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.

2 Replies to “Sakız Adası; nasıl gidilir, nerede kalınır, ne yenilir, içilir?”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: