Büyük hesaplı büyük kafalar ülkesi olmak!


Bu yazı 27 Aralık 2007 tarihinde yazılmıştır.

Sayın Hıncal Uluç bugünkü köşesini futbol kulüplerine çeşitli belediyelerin sağladığı imkanlarına ayırmış. Aslında olmayan bir olayı haber diye manşetlere taşıyan gazetesinin içinde bulunduğu zor durumu farklı bir uslupla kapatmaya çalışmış.

Gazete haberine göre Fenerbahçe Kadıköy belediyesinin arazini hibe almıştı ve kendisi için de 300 milyon dolarlık bir gelir kaynağı yaratmıştı. Bu haber Fenerbahçe yönetiminin ciddi reaksiyonuna uğradı; çünkü bu durumda Fenerbahçe iki sene önce Galatasaray’a yapılmak istenen şeye karşı duruşunu yitirmiş olacak; pragmatist bir tutum içinde kalacaktı.

İşin aslını Fenerbahçe’nin ve Kadıköy belediye başkanının açıklamalarından öğrendik. 30 yıllık bir üst kullanım hakkından başka bir şey değildi bu ve ihale yoluyla Fenerbahçe’ye geçmişti; üstelik Fenerbahçe kulübü kendi imkanlarıyla 2010’da dünyadaki en üst düzeydeki bir turnuvaya da ev sahipliği yapacak bir kapalı salon inşaatını da üstleniyordu.

Bugün Sayın Uluç cevap veriyor.

“Küçük hesaplı küçük kafalar ülkesi!”

Ne olacak canım, isteyen istediğini desteklesin, demeye geliyor.

Küçük hesaplar yapmayacaksın; büyük hesap yapacaksın ve büyük kafalı olacaksın, şeklinde anlayabiliyoruz.

Nedir bu büyük hesap?

Sayın Uluç yazısında bu üç kulübün ulusal bir duruş sergilediğini ve yeri geldiğinde de adının ülke ile birlikte anıldığını söylüyor. Ulusallık burada taraftar kitlesinin tüm yurda dağılımıyla destekleniyor. Örneğin 1977 yılından beri taraftarı olduğum Liverpool bir kent takımıdır diyor.

Bu durumda o zaman daha büyük bir hesap yapabilir bu üç kulübümüz için yılda bir kereye mahsus bir vergi alabiliriz, değil mi?

Gerçek hiç de öyle basit değil. Bugün Galatasaray Kulübü kötü yönetim yüzünden çok zor bir durumdadır. Galatasaray’ı bu duruma getirenler, parasını pulunu har vurup harman savuranlar kapı kapı dolaşıp bir çıkış yolu aramaktadır.

Dün yazdık.

Yanlış transfer politikası daha doğrusu transferin mantığını yanlış kurgulamaktan ötürü ve hatta ertesi günü düşünmeyen sözleşmeler ve sözleşmelerde yer alan maddeleri yok sayma lüksü yüzünden dünya mahkemelerinden gelen ağır cezalar Galatasaray ve Beşiktaş’a çok büyük bedeller ödetiyor.

Galatasaray içinde bulunduğu kriz nedeniyle çok basit bir inşaat işini bile yapamıyor. Bunu organize edemiyor. İki üç kişiyi bir araya getiremiyor. O zaman topu taca atıp birilerinin kenardan top toplamasını bekliyor.

“…Benzeri Galatasaray’a ve Mustafa Sarıgül’e yapılmıştı. Galatasaray’ı bir Avrupa Kulübü yapacak proje, Özhan Canaydın’ın kişisel hırsları ve beceriksizlikleri sonucu kuşa çevrilir ve Ali Sami Yen arazisi de peşkeş çekilir ve elden kaçırılırken…”

Biliyoruz ancak yine okuyoruz, Galatasaray son on beş senesini bir stadyum projesine verdi. Önce milyonlarca dolarlar verilerek projeler yapıldı. Sonra maketini gördük. Ama kendisi bir türlü ortaya çıkmadı. Galatasaray’ın harcadığı maket-proje bedeline neredeyse Fenerbahçe tüm stadyumunu yeniledi.

Bugün bu üç büyük kulüp için kolaylıklar isteyen Sayın Hıncal Uluç o yapıya zamanında gecekondu yakıştırması yapmakla meşguldü. Yüzyıldır orada duran bir futbol stadına gecekondu demek ne anlama gelir ben hala çözemedim.

Önceki hafta Galatasaray yeni stadyumunun temelini atarken bir çok yerden tepki geldi. Üstelik yukarıda alıntısını yaptığım yazıyı bir kere daha kaleme aldı usta gazeteci. Yola çıkış Seyrantepe’de bir stadyum, etrafında yıllık geliri 50 milyon dolar olan bir yapılaşma, Ali Sami Yen Arazisi’nin kulüpte kalması ve o bölgeye yine tüm geliri Galatasaray kulübünde kalmak üzere yapılacak bir ticaret merkezi. Hıncal Bey kuşa çevrildi diye buna itiraz ediyordu. Burada tüm suçlu beceriksiz Canaydın, projeyi engelleyen başarılı Aziz Yıldırım’dı.

Yani bu ülke bir muz cumhuriyetidir; biraz becerikli olan malı götürür.

Önceki gün maşete taşınan habere nasıl sarılmış olduğunu görüyoruz Sayın Hıncal Uluç’un. Biz bunu anlamakta gerçekten zorlanıyoruz.

Bu ülkede iki model var şimdi.

Bir tanesi Galatasaray modeli; Hıncal Uluç Beyfendinin beceri dolu başkanından yapması beklenen.

Diğeri de Fenerbahçe modeli; doğru özkaynaklar ve piyasa ekonomisinin genel kuralları kullanılarak oluşturulmuş olan.

Biri tıkır tıkır işliyor; diğeri devletten yardım bekliyor.

Birinin borsa değeri milyar dolara yaklaşmış, diğeri yüz milyonu ancak bulabiliyor.

Şimdi soruyoruz. Burada küçük hesap ne?

Küçük hesaplar yaparak bir dünya kulübü yaratabiliyorsan ne mutlu o büyük kafaya.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: