Blind Spot veya dilimizdeki karşılığı “kör nokta” olarak çevrilebiliyor.
Kavram, yıllar önce okuduğumda bir daha herhangi bir kitabını okumamaya karar verdiğim Amin Maalouf’un son eseri Doğu’dan Uzakta romanında geçiyor. Kitaplar ve yazarlar konusunda büyük laf etmemek gerekiyor.
Kör nokta ile ilgili, Google’da küçük bir araştırma yapmaya kalktığınızda karşınıza bir film çıkıyor önce, İngilizce aramadaysa daha çok gözün görme bozukluğuyla ilgili bilgilere ulaşıyorsunuz.
Çarşamba günü Milliyet Spor’da yazdığım yazı “kör nokta” üzerineydi. Ancak mektup formatında vermeye çalıştığım şey başka anlamlara çekildi veya okunmadı bile… (*)
Sanırım bu da bir çeşit kör nokta fenomeni; hepimiz yapıyoruz bunu.
Kitabın 144. sayfasından bir alıntı yapacağım.
“… Her çağın kendi kör noktaları vardır, bizimki de bu bakımdan bir istisna değildir. Gerçekliğin göremediğimiz yönleri var ve kaçınılmaz bir şekilde birkaç yıl içinde her birimiz şöyle diyeceğiz: ‘Ben bunu nasıl göremedim?’ Bende sizden kendinizi geleceğe taşımanızı ve bugün görülmesi çok güç olsa da, otuz yıl içinde en basit gerçeklerden biri haline gelecek bir kör noktadan söz etmenizi istiyorum.
“… Anında cevap vermek imkansızdır, kendimizi ilk bakışta görebildiklerimizin ötesine taşıyabilmek için kafayı çatlatmak, gerçeği kazmak gerekir. Kazma aleti, yani ‘digging tool’ deyimi de buradan geliyor zaten.”
Kör nokta kavramı sadece bir düşünme aracı, diyor Ami Maalouf.
Ve bir örnekle konuya açıklık getiriyor.
Fransız Devrimi zamanında ilan edilen ‘İnsan ve Yurttaşlık Hakları Beyannamesi’nde kadınlara oy hakkı tanınmamış, kadınlar bu hakkı ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra elde edebilmişlerdi.
Ancak burada onların bilinçli olarak safdışı bırakıldıkları sonucuna varılamazdı; gerçekliğin bu yönü o dönemde yaşamış insanlar açısından tasavvur edemiyordu, ‘görülemiyordu.’
Kör Nokta bir çeşit gelecek bilim enstrümanı olarak tarif edilebilir.
Karl Marks Fransız Devriminden kısa bir süre sonra şunu dile getirecektir.
“Görünenle öz aynı olsaydı bilime gerek kalmazdı.”
Yine aynı filozof Klasik Alman Felsefesinde Feuerbach Üzerine yazdığı tezlerinin 11.sinde şöyle diyecektir.
“Filozoflar dünyayı çeşitli tarzlarda yorumlamaktan başka bir şey yapmadılar, halbuki asıl mesele onu değiştirmektedir.”
Bu uzun girişten sonra yaşadığımız çağa gelebilirsek; sanırım artık gerçekliğimizi, dünyamızı, içinde yaşadığımız şeyleri anlamayı da bıraktık, değil onu değiştirmeye çalışmak.
Artık bize verilen, sunulan, yeter görülen araçlarla yaşantımızı sürdürüyoruz.
Hiçbir şeyi aklımıza not etmeye gerek kalmadığı gibi bu yolla düşünmemizi sağlayan çeşitli araçlar arasındaki bağlar da koparıldı.
Düşünme aracı olmaktan çıkmış ‘sonsuz bilginin’ aslında büyük bir kaostan başka bir şeye yaramayacağı da ortadadır.
Yıllar önce Gelenek Tezleri adı altında aldığım bir kaç notu burada paylaşmak istiyorum. Bu notların sahibi Rene Guénon isimli bir Fransız yazar; sonradan Müslümanlığı seçiyor ve Şeyh Abdülvahit Yahya adını alıyor.
İnsan sonsuz gelişim sürecini kontrol edebilecek bilgeliği koruyamaz, diyor Guénon ve devam ediyor, modern hayatın sonsuz gelişimle birleştiği yerde kaos iktidar olur.
Sonsuzluk entropiyi arttırır, etropi de düzensizliği… (**)
Sonsuz gelişim organizmadaki kanser oluşumu gibidir. Kontrol altına alınmadığında düzeni yıkması kaçınılmazdır. (***)
1886-1951 yılları arasında yaşamış bu yazar kuşkusuz çağındaki kör noktaları aydınlatıyordu.
Sanırım yazarın öngördüğü yere gelmiş bulunuyoruz.
Artık kör noktalar, çok daha geniş bölgelere dönüştü. Çünkü çağımızın yazarları, düşünen adamları, varsa filozofları dünyayı anlamayı da terk ettiler, var olanı koruma muhafazakarlığı farklı olan her şeyi reddediyor.
Aslında gelecek adına yeni bir şey de üretilemiyor.
Genel anlamda her tarafa bir konformizm egemen olmaya başladı.
Ve bunun sonuçlarını önümüzdeki on yıllarda anlamaktan da aciz kalacağımız bir akılla yaşıyor olacağız.
Kör nokta, körleşmeye dönüşecektir.
http://twitter.com/uzaygokerman
(*) Gamzeda’ya mektup; 3 Temmuz insanların zihinlerine yerleştirilen bir kör noktadır.
(**) Entropi
One Reply to ““Kör nokta” mı yoksa artık “körleşme” mi?”