“Her 3 Temmuz’u şikecilere, her 15 Temmuz’u Fetöcülere zehir etmek boynumuzun borcudur.” Diyor, yıllarını gazeteci olarak geçirmiş Turgay Demir.
Türkiye’deki gazetecilik anlayışının ne olduğunu 3 Temmuz’dan bir ay sonra Turgay Demir’in bir dönem yakın mesai arkadaşlığını yaptığı, birlikte eylemlere, seminerlere, panellere katıldığı Mehmet Baransu’nun gazeteciliğine ithafen yazdığım “Mehmet Baransu’nun gazeteciliğine katkı” başlıklı yazımda ifade etmiştim.
Daha kimseler hukukun temel ilkelerini konuşmuyorken o tarihte sıcağı sıcağına hukuktan söz ediyordum.
O yazının hemen giriş bölümünde çok çarpıcı bir bölüm vardır; tekrar hatırlatmak için paylaşıyorum.
Bundan önceki Papa New York’a ayak basmış, henüz toprağı dahi öpemeden bir gazetecinin kendisine yönelttiği bir soruyla karşılaşmış:
“New York’taki genelevlerin varlığını sürdürmesi ve kapatılması hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Papa şaşkınlıkla soruya soruyla karşılık vermiş.
“New York’ta genelev var mı?”
Ertesi gün gazetecinin çalıştığı gazetesinin başlığı:
Papa uçaktan iner inmez ‘New York’ta genelev var mı?’ diye sordu.(*)
Papa ‘New York’ta genelev var mı?’ dedi mi, dedi. Manşette sorun var mı? Yalan mı? Papa çıkıp “ben bunu demedim” diyebilir mi?
Hayır!
Ne kadar tanıdık değil mi?
Sen okuyucu, yıllarca Fetö’nün ürettiği manşetlerden olan biteni bu şekilde takip etmedin mi?
Hâlâ sıkılmadan 3 Temmuz ile 15 Temmuz’u birbirinden ayırmaya gayretiyle hareket edenleri okumuyor musun?
Okuyorsun!
Neden bu iki olayı aynı kişilerin yaptığını ve nasıl oluyor da birbirinden ayırt etmemiz gerektiğini sormuyorsun?
Türkiye 15 Temmuz’da çok büyük bir uçurumun eşiğinden dönmüştür. Yıllarca bu ülkeye hizmet ettiği yalanıyla başta Turgay Demir gibi şikenin kokusunu çok uzaktan alabilen yılların gazetecisi olmak üzere herkesi kandırmış olan örgüt benzeri daha önce hiç görülmemiş bir ihanet ile halkına ateş açmayı göze alacak kadar aklını kaybedek şekilde darbe yapmaya çalışmıştır.
Başarılı olsaydı bugün bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık.
Kimbilir belki bugünlerde 3 Temmuz ile 15 Temmuz’u birlikte kutlamaya hazırlanan kişiler olacaktı etrafımızda, bilemiyoruz. Ne zaman ne şekilde ve neye göre düşünüp, hareket ettiklerini kestirmek çok kolay değil.
Biz öyle değiliz mesele Mayıs 2013 gibi bir tarihte “3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi” kitabını çıkaracak kadar netiz.
Mayıs 2013; henüz 17-25 Aralık bile olmamış!
15 Temmuz’a giden yollar 40 yılda büyük bir itinayla döşenmiştir. Nasıl olduysa bizim gibi gazeteci sayılmayan, sıradan faniler bundan on yıl önce buralarda bize açılan Milliyet Blog sitesinde gelişmeleri özenle, itinayla takip ediyor, sorguluyor nedense kandırılamıyorduk.
Hep sorular sorduk. O günlerde dahi soruların cevabını biliyorduk ancak yine de sorduk. Tekrar okuyun sizde. (**)
Çünkü doğru düşünmenin bilgisini almıştık. Doğru düşünebilmek için doğru sorular sormayı becermek gerekiyor. Doğru sorular sorabilmek için de kuşkusuz doğru yerlerde durabilmeyi bilmek!
18 Ağustos 2011 Perşembe günü Mehmet Baransu’ya ithafen yazı yazabilecek, ona gezeteciliğin, hukukun ne olduğunu hatırlatacak hatta öğretecek kadar cesur olabilmek gerekiyor!
3 Temmuz’u 15 Temmuz’dan ayırt edemezsiniz; çünkü 15 Temmuz’u yapanlarla 3 Temmuz’u planlayanlar, gerçekleştirenler aynı yerden beslenen ve aynı yere hizmet eden kişilerdir.
O tarihte “Cemaat Fenerbahçe’yi neden ele geçirmek istesin canım?” diyerek bizim aklımızla dalga geçenler 15 Temmuz’dan sonra bu yapının ülkenin her boşluğuna bile nasıl sızmaya çalıştığını kendileri ispata girişmişlerdir.
Örgütün bir numaralı şahsiyetinin futbola olan ilgisini etrafına topladığı futbolculardan ve spor kamuoyundaki tanınan kişilerden rahatlıkla çözebiliyoruz.
Futbolun ve onun etrafındaki taraftar gücünün ne kadar etkili olduğunu bilmeyen mi var?
Ya Fenerbahçe’nin gücü, etkisi?
Tarih bilselerdi değil 3 Temmuz’u yapmaya kalmışmak Fenerbahçe’nin adını bile ağızlarına almazlardı.
3 Temmuz çok basit bir kumpastır ve bugün içeriğinin ne olduğunu biliyoruz.
Hâlâ karşımıza geçip 15 Temmuz Darbecilerinin ürettiği bugün bant kayıtları imha edildiğinden bütününe ulaşamadığımız dinlemelerle 3 Temmuz’u ayakta tutmaya çalışanlar bilerek ya da bilmeyerek örgütün propogandasını yapmaya alet olmaktadırlar.
14 Şubat 2017 günü Silivri’de Şike Kumpas Davası görülmeye başlandı. Bu davanın mağdurları 3 Temmuz davasının sanıklarıdır. Bu davanın bir çok sanığı bugün başka bir çok davadan daha yargılanmaktadır.
Neden diye soruyor musun?
Bu ülkede son 6 yılda bir sürü dönek, itirafçı, kullanılmış aptal gördük. Ama nedense bu darbecilerin 2007’den beri kurguladıkları ve belli bir amaca hizmet eden davalarda; Ergenekon, Balyoz, OdaTV, 3 Temmuz gibi, tek bir itirafçı çıkmamıştır.
3 Temmuz’un savcısı sorguladığı her zanlıya “Aziz Yıldırım’ı ver, kurtul” teklifini yapacak kadar hukuktan, adaletten uzaklaşabilmiştir.
Ancak işi, mesleği gereği savcının neden yaptığını sorgulamak yerine onun ürettiği kumpas, kurmaca delililerle toplumu zehirlemeyi tercih edenler tarih önünde mutlak surette hesap vereceklerdir.
Biz 15 Temmuz’u yapanlarla 3 Temmuz’u yapanların aynı örgüt olduğunu rahatlıkla görüyoruz.
3 Temmuz’u başlatan savcısından, dinleme yapanlarına, operasyona katılan emniyet görevlililerinden mahkeme başkanına varıncaya kadar hepsinin ya yurtdışına kaçtığını ya da bugün tutuklu oldukları gerçeği ortadadır.
Evet biz sizler gibi dava bitmeden daha 3 Temmuz günü hükmü vermeyecek, 15 Temmuz gerçeğine rağmen davaların sonucunu bekleyeceğiz.
Ancak;
Nasıl oluyor da daha 3 Temmuz 2011 günü kimse hiçbir şey bilmiyorken, iddianame bile yazılmamışken tüm bu kişilerle birlikte rahatlıkla Fenerbahçe’yi suçlu ilan edebildiğinizi merak ediyoruz.
Yarın Aziz Yıldırım Yargıtay’da aklanırsa, Şike Kumpas Davasında bu organize ekip suçlu çıkarsa “bu ülkenin adaletini tanımıyorum” mu diyeceksiniz?
Nedir sizdeki bu Fenerbahçe nefreti?
15 Temmuz’dan sonra neredeyse içlerinde örgütle bağlantısı çıkmamış tek bir kişi bile olmayan 3 Temmuz planlayıcıları ile nasıl aynı yerde ve kanaatte olduğunuzu bu topluma dayılanmadan açıklamanız gerekiyor.
(**) http://www.milliyet.com.tr/uzay-gokerman-operasyonel-sorular-1410900-skorer-yazar-yazisi/