Alex Ferguson “takım savunma hattından başlayarak kurulur” diyor. Onun şampiyonluk yaşadığı yıllarda hep güçlü bir savunma hattı kurduğunu görüyoruz.
Daha yakınlardaysa Liverpool var. Önceki sene savunma hattı için servet harcadı.
Geçen sezon Manchester City 23, Liverpool 22 gol yediler.
Tabii Türkiye’de bu işleri başka görüp, değerlendirip; futbolu “çok bilen” bir kitle var. Aslında bildiğini sanan ve saçma sapan görüşleriyle birbirlerini kandıran bir kitle bu. Herşeyi ama herşeyi zehirliyor, doğru oyunun ve futbol aklının egemen olmasını da engelliyor.
Bilenin bu kadar çok olduğu yerde istikrarlı bir şekilde bu kadar çok başarısızlık oluyorsa orada öğrenme güçlüğü vardır.
Onlara göre iyi futbol iyi ve kaliteli futbolcularla oynanıyor.
Bu nedenle temel mesele futbolcuya indirgeniyor.
“Vasat futbolcu” diye bir kriter yaratılıyor ve bir çok değerlendirme bu çuvalın içine atılıp genelleştiriliyor.
“Oyun ve pozisyon bilgisi” denilen şeyin yeri daha kaliteli olduğuna inanılan futbolcularla devşiriliyor.
Fenerbahçe son yılların en iyi kadrolarından birini oluşturdu. Kuşkusuz tam ve eksiksiz değil ama ortalamanın oldukça üzerinde bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu kadro istenen katkıyı yine sağlayamıyor.
Eldeki sol bekin sezon başında sakatlanmasıyla başlayan puzzle’da oyununda tüm oyuncuların yeri değişiyor.
Kulübede üç stoper olmasına karşın bir orta saha oyuncusundan stoper yaratma uğraşına girişiliyor ve buna “taşlar yerine oturacaktır” bakış açısı ile yaklaşılıyor.
Kuşkusuz hayatın doğal akışı içinde her oyuncudan bir başka pozisyon üretmek mümkündür. Su yolunu daima bulur ancak kaç zaman sonra ve hangi kadronun içinde nasıl bir oyun dizilişiyle?
Dün Fenerbahçe savunmadaki oyuncularının yaptığı bireysel hatalarla maçı kaybetti.
Ne oldu dünyanın sonu mu geldi? Elbette hayır; ancak sezona pozisyon bilgisi olan oyuncularla başlanmış olsa belki bambaşka bir oyun olacaktı?
Serdar Aziz’in koca bir sezon oynayıp takımın bir parçası olarak şampiyon olduğunu biliyoruz.
Belki Jailson orta sahada Gustava ile birlikte hem çok daha güçlü bir alan kurulacak aynı zamanda çok daha rahat geriden top çıkarılacak, bunu bilmiyoruz. Yarın denendiğinde ve başarılı olduğunda bugünkü kayıp bir ders mi olacak?
Dirar çok iyi ve karakterli bir oyuncu ve sağ kanatta ona çok ihtiyaç var ve o solda oynuyor.
Takım o kanattan çizgiye inemiyor.
Sağ kanatta Ozan ve Deniz var ve çizgiye oradan da inilemiyor.
Çünkü her iki kanatta da ters ayaklı oyuncular var.
Yıllardır orta alanda sol ayaklı oyuncu eksiği vardı; şimdi Deniz ve Kruse var ama sol kanat organizasyonlarında onları yine göremiyoruz.
Takım ileride çoğalıyor, deniyor, tekrar deniyor ve olmuyor. Aslında sabırla tekrar tekrar denemeyi sürdürmesi gerekiyor; bu yanlış değil. Ancak beklentiler farklı; kafada başka bir oyun var.
O sırada savunmada basit bir hata, peşinden bir tane daha ve bir çuval incir berbat oluyor!
Diğer tarafta Erol Bulut’un bir futbol aklı var ve geçen seneden elde edilen bir oynama alışkanlığıyla birleşince futbolcu merkezinde çok daha vasat bir takım Fenerbahçe’yi 3-1 gibi bir skorla yenebiliyor.
Klasik deyimle haddini bilen bir takım oyunu söz konusudur. Haddini bilmek hep küçümsenerek abartılan bir bakış ve yorum açısıdır.
Alanyaspor elbette şampiyon olmayacak bugünkü pozisyon da sürdürülebilir değil belki ancak ülkemizde sürdürülebilen ne var ki?
Kaleci Altay ilk yarı boyunca en az üç dört defa altı pası terk ederek topa çıktı ve bunlar ve tehlikeliydi. Beşincisinde golü yedi.
İkincisinde kenardan müdahale gelmeli ve o topların savunmanın kontrolüne bırakılması uyarılmalıydı.
Alanyaspor’un bunu nasıl avantaja dönüştürdüğünü görmek bu kadar da zor olmamalıdır!
Fenerbahçe son iki maçta beş puan kaybetti. Kaliteli ve iyi futbolcularla, yanlış kurgu ve oyunla.
Bu takımın bunu toparlama şansı var ama geçen senenin üzerine bu yıl başka bir şey yapmak gerekiyor.
Bireysel hata deyip teknik direktör hatası geçiştiriliyor. Serdar Aziz ve Sadık Çiftpınar ı geçen sene bu takıma kim aldırdı. Dirar sağ beke, Gustavo solbeke, Serdar Aziz stopere çekilseydi sadece solbekte gerçek pozisyonu olmayan bir futbolcumuz oynamış olurdu. Ve takım bunu telafi edebilirdi. Hatta Gustavoyu bırak Ozan ı bile oynatsan en azından bir pozisyonda eksik olmuş olurduk. Orta sahamız, sayı olarak en zengin olduğumuz yer. Ama gel gelelim Tolga ve Alper e kalmış ortasaha. Gönderilmek istenen Ferdi Kadıoğlu kurtarıcı olarak sürülmüş. Teknik direktörümüz oyuna müdahele edene kadar skor 3-1 de olsa pozisyon üretebiliyoruz. Oyuncu değişikliklerinden sonra takımın toparlanması gerekirken daha kötü oynuyoruz. Tolgay , Zach ne zaman oynayacak bu takımda. Her ne kadar sakatlanmalarından ötürü fayda sağlayamasak da Mehmet Ekici ye vefasızlık yaptığımızı düşünüyorum. Profesyonellik bunu gerektiriyor olabilir. Ancak çok daha önceden kendisine bildirilip takım bulması sağlanabilirdi. Kendinizi bu takımda forma sırası bekleyen bir sağ bek olarak düşünün. Takımın birinci oyuncusu sakat, ikinci oyuncusu solbek yokluğundan solda oynuyor. Hah tamam işte fırsat geldi bana diye düşünüyorsunuz.Ama hayır daha Ozan Tufan var . Orta sahadan bir oyuncu sağ beke devşiriliyor. Ne düşünürsünüz? Oynatmak için almadıysanız bu oyuncuyu neden kadronuzda tutuyorsunuz. Murat Sağlam ın oynaması için İki stoper , iki sağbek, bir sol bek, üç ortasaha futbolcumuzun sakat ya da cezalı mı olması gerekiyor. Sonra da birileri çıkmış Fenerbahçe maçı bireysel hatalardan kaybetti diyor. Sen Serdar Aziz ya da Adil Rami den birini koy stopere. Dirar ya da Murat Sağlam dan birini koy sağ beke. Sol beke bir futbolcu devşir. Ondan sonra hata yaparlarsa elimdeki sağbek ve stoper bunlardı bunları oynattım dersin . Hiç kimse de sana bir şey diyemez. Birde çıkmışsın (basında çıkan haberlere göre) Serdar ve Sadık ı beğenmiyorum. Topla iyi çıkamıyorlar diyorsun. Dün topla iyi çıkan oyuncularını gördük. Manchester City geriden topla oyuna çıkabilmek için 400 milyon euro harcadı defansa. Kaldı ki halen pres karşısında zorlanıp hata yapabiliyorlar. Başka bir şey söylemeye gerek yok.