Özellikle 3 Temmuz sürecinde öğrendik ki bu tip davalarda birden fazla merkez ve konu oluyor; operasyonu düzenleyenler bazen başka şeyi göz önünde tutarak bambaşka hedeflere ulaşmak isteyebiliyorlar.
Elimizde neler var?
– Ön planda devletin üç bakanının oğlu
– Bir İranlı adam
– Halkbankası
Bunların her üçü birbiriyle bağlantılı ve ilişkili gözükse de aslında farklı amaçlar çıkabiliyor.
30 küsür yaşında bu kadar zengin bir adam olması tuhaf mı?
Kesinlikle tuhaf; ancak eşyanın tabiatına da uygun; çünkü kendisi aslında senin benim gibi iş yaşantısının içinde biri değil.
Eskiden mafyanın böyle adamları olurdu; özellikle Baba 1-2-3 filmleri bize yetenekli genç üyelerin hızlı yükselişini anlatır.
Şimdi düzen “liberalizm” oldu ve kara para işi yine var. Kara paraya karşı olduğunu söyleyenler dahil herkes bu işin içindedir. Çünkü dolaşımda olan para zor kazanılandır ama günümüzde kimse o kadar çok çalışıp, emek sarfederek para kazanmayı tercih etmiyor.
AKP iktidarının her döneminde ekonomik olarak ne zaman bir sıkışma olsa ülkeye bir şekilde piyasaları rahatlatan bir para girişi oluyordu. Bunu son Dolar krizinde de yaşadık.
Ekonomistler görünmeyen bir elin sürekli piyasayı beslediği, kaynağının bir türlü belirlenemediğini her fırsatta söylüyorlar.
Sıcak para candır; hele 2001 Krizinde Türkiye’nin 4 milyar dolar gibi bir para yüzünden krize girdiği düşünülürse.
Demek ki bir yerlerde, evlerde, ayakkabı kutularında, konteynerlarda, kargo uçaklarında kimsenin kaydını bilmediği veya tutmadığı bir para var. Bu paranın bugün konuşlan tutarı 87 milyar dolar. (http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ugur_gurses/ortaya_dokulenler_sorular_ve_sorunlar-1167332) Ancak daha fazlası olmalıdır.
Aslında bu durum hem normal hem normal değil.
3 Temmuz sürecinde dinlemelerdeki konuşmalar bütün kulüplerin kendi içlerinde yaptığı konuşmalardı, genel durum içinde normaldi; Olgun Peker 1990’lı yılların sonundan itibaren futbol külüpleriyle ilişki içindeydi. Ancak 2011 yılına kadar beklendi. Önce normalleştirildi sonra çeteleştirildi.
11 yıllık iktidar sürecinde AKP bu para ilişkisini doğru yönetti.
Ancak her yapı çeşitli bileşenlerden oluşur ve bu organizma işbirliği üzerinde çalışır, gelişir.
Her nedense AKP, Cemaat ile ters düştü. Onların en büyük gelir kapısı olan Dershaneler üzerine bir senaryo yazıldı.
Ağustos ayından bu zamana bu kavga güçlenerek büyüdü. Görünen yüz dershaneler olsa da mutlak surette başka bir paylaşım sorunu olması gerektiği de ortadadır.
Cemaatin elinin armut toplamadığını 17 Aralık günü görmüş olduk. Dahası bu hesabın geriye doğru bir seneden beri çalıştığını da. Eğer bir sene öncesine kadar giden bir şey varsa ondan önce de bu zıtlaşma olmuş demektir.
Ve uluslararası ilişkiler.
Halkbankın kritik rolü…
Son iki yıldır altın borsasında tuhaf şeyler oluyordu.
İki sene önce Foreks üzerinden altın alım satımı yapan bir arkadaşım bütün parasını burada yitirdiğinde altınla ilgili boyutun buralara uzanacağını hiç tahmin etmemiştim.
Son bir senedir altın sürekli kaybettiren bir şey oldu.
Altın ihracat-ithalat verilerini incelediğimizdeyse tuhaf rakamlar göze çarpıyor.
Aralık 2012 itibarıyla 13.345 milyon dolar ihracat 7.636 milyon dolar ithalat yaparken bu Eylül 2013’te 3.189 milyon dolar ihracat ve 12.866 milyon dolar ithalata dönüşmüş.
Aradaki farkın bu kadar büyümesinin nedeniyse Temmuz 2013’ten sonra İran’a geçen sene yapılan altın ihracatının ABD’nin koyduğu yasak nedeniyle durması.
Burada Halkbank’ın üstlendiği kritik bir rol olduğunu operasyon sonrası görüyoruz.
ABD’nin duruşunu net olarak göstermesi bizim için önemli bir ipucu veriyor. Demek ki ortada uluslararası bir rahatsızlık ve hesap var.
Ve Cemaat bu açığı çok iyi değerlendiriyor. Argümanları kim veriyor; görünüşe göre ABD.
Ancak İran ile herkes bir şekilde ticaret yapmaya devam ettiğine göre aslında ortada yine tuhaf bir durum var.
Türkiye’nin, AKP’nin son dönemde Ortadoğu’da ilginç bir rol üstlenmesi, bizim hoşumuza gitmese de Kürtlerle kurulan ilişkiler, birilerinin hesabını bozuyor olabilir.
Irak petrolünün para trafiğini Ankara’nın yönetme ihtimali bile bu hesabın içindeki bazı kurumları, ülkeleri rahatsız etmiş olabilir.
Ortada bir takım yolsuzluk dosyaları olsa da temeldeki hedefin çok başka ve daha büyük boyutlarda olduğu bu pratik düşünme yöntemiyle bile ulaşılabiliyor.
Herkes bakan çocuklarına, İranlı genç zengine odaklanırken geride başka bir satranç oynanıyor.
—
Uzay Gökerman