Dün gece bir Milli maç oynandı ancak hemen peşinden yapılan basın toplantısında İmaparator’un gri bölgeleri kaldırmak için yaptığı açıklamalar nedeniyle karşılaşmayı değil de yine bir senedir yaşanan krizi konuşuyoruz.
Neden?
Bir takımın içinde bu kadar çok kriz varsa ve bunlar yönetilemiyor, tekrar tekrar kendini üretiyorsa o zaman orada bir yönetememe sorunu vardır.
Birinci soru şu; bu kadar sorun üreten insan topluluğunu nasıl bir araya getirmeyi başardınız?
İkinci soru; bu sorun üreten insanlar geldikleri takımlarda da böyleydi yoksa sizin yönetiminiz nedeniyle mi bu hale geldi?
Üçüncü soru; aslında tanısak çok iyi insanlar olacak bu sorun üretenler grubu kısa süre içinde bu duruma gelebiliyorlarsa acaba meselenin özünde siz olabilir misiniz?
Çok önemli atasözlerimiz vardır; onların birinde derki “imam… cemaat…” Evet anladınız siz onu.
Fatih Terim ve futbolcu kardeşlerimiz Milli duyguları en üst seviyelerde olan kişilerdir, bu nedenle sözlerine bu ülkede vatan toprağını savunmak için ya da en ücra köşelerinde hizmet etmek için giden ancak şehit düşenleri anarak başlarlar.
Yüz binlerce euro için kavgaya tutuşmuş olmaktan ötürü hicaplarını dile getirirler.
Mesele sadece prim değilmiş!
Neymiş; bazı futbolcular antrenmana çıkmamış ya da geç çıkmış. Fotoğraf karesine girmemiş!
Bu mudur yani?
Sonra; “aynı uçakla geri gönderirim!”
Kimi gönderdiniz Sayın İmparator?
Fransa’daki finallere bu kadar sorunlu bir takım seçip, dünyanın gözleri önünde bu rezillerin yaşanmasına neden olan tek sorumlu kimdi?
Milli Takımın İspanya ile oynanan maçta kendi taraftarı tarafından ıslıklanmasına nasıl izin verebildiniz?
Arda Turan’ın maç boyunca her top ayağına gelince ıslıklanmasına, yuhalanmasına, İspanya taraftarı tarafından da teselli edilmesine nasıl göz yumdunuz?
Bu bir hesaplaşma yöntemi değil miydi?
Doğru yönetim anlayışı daha ilk yarım saatte bu futbolcuyu kenara alıp, ilk uçakla geri göndermek değil miydi?
Sonra bu futbolcu grubunu Milli Takım’dan uzaklaştırırken attığınız cesur adımdan nasıl oldu da döndünüz?
Bu takımın Arda Turanlar, Selçuk İnanlar, Burak Yılmazlar, Gökhan Gönüller, Caner Erkinler olmadan da futbol oynayabileceğini başta sizin bize göstermesi gerekmez miydi?
Neresinden bakılırsa bakılsın bir yönetim sorunu vardır.
İlkelerimizden, değerlerimizden taviz veremeyiz, onları eğip bükemeyiz. Kişilere özel yorumlayamayız.
Eğer öyle yaparsak sonucu bu olur.
Dünyanın her tarafında yönetenler ve o yönetime talip olanlar vardır. Bunun Milli Takım için de olabileceğini Fatih Terim idafeleriyle bize göstermiştir. Demek ki böyle bir ortamda ne yapılması gerekir, ilkelere, değerlere, kurallara daha sıkı sıkı sarılmak, onlardan taviz vermemek.
Her Milli maç öncesinde birileri çıkıp ortalığı karıştırıyorsa ortalığın karışık kalmamasına dikkat edeceksiniz.
Fatih Terim içine sinmediği halde, sırf basın söyledi diye affetmiş!
Böyle yaparsanız sonrasın o basında “onu değil bunu çekenlerden” rahatsızlık duyamazsınız. Çünkü zaten ortalığı karıştırmak isteyenler var, ne biliyorsunuz affettiğin oyuncunun onlarla birlikte hareket etmediğini?
Sonuç ortada değil mi?
Arda Turan Bilal Meşe’yi hayatında kaç defa görmüş?
Eğer bilerek ve kasten yapılmıyorsa bu takım değerlere saygı, ilkelere bağlılık bakımından tarihin en dibe vurmuş Milli Takımı haline geldi. Futboluyla değil de başka özellikleriyle ön plana çıkan sonra da herkese adamlık dersi vermeye kalkanların yeri oldu.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle şeylerin olmasına asla izin verilemez.
Her şey ortadadır.
Tüm failleri biliyoruz.
Ama gereğini bir türlü yapamıyoruz.
Milli Takımın başarılarını izleyebiliyor onunla gurur duyabiliyor muyuz?
4-1 kazanılmış Kosava maçı sonrasında maçı değil de başka şeyleri konuşuyorsak bunu konuşturanları uzaklaştıracağız ki tekrar futbola dönebilelim.
Milli Takımın olduğu yerde kimse bizden kişileri anlamamızı beklemesin.
O formayı hak edenlere verin!
Özür dilemesini bilmeyen ve delikanlılık adına bize caka satmaya çalışanları uzaklaştırın!
Uzay Gökerman 