VAR’sız, penaltısız, mükemmel bir golle…


Bambaşka bir Fenerbahçe izliyoruz bu sezon.

Bunu sadece sahada top koşturan 11 futbolcunun oluşturduğu bir ekip olarak değerlendirmek, onun etrafındaki diğer bileşenlere sanırım büyük haksızlık olur.

Öncelikle, Jesus’un da önemine işaret ettiği taraftardan başlamak gerekiyor.

Fenerbahçe taraftarı son 11 yıldır yaşadığı büyük travmalar ve futbol takımının başarısız sonuçlarıyla fazlasıyla dağınık bir görünüm gösteriyordu. Öncelikle tribünlerde görüyorduk. Taraftar maça gitmiyor, geldiğinde de her kafadan bir sesin çıktığı, futbolcusuna, teknik direktörüne söven bir hali oluyordu.

Bu sezon inanmış, takımına güvenen ve sımsıkı sarılan bir taraftar var sanki tribünlerde; geçen seneki gibi olsa 55’ten sonra futbolcusunu ıslıklamaya başlardı. Ama bu sefer ne yaptı? Rakibi ve başta da hakemi baskı altına aldı.

Zorbay Küçük’ün bu maça atanması da hafta arası özellikle ezeli rakibinin yükselttiği gerilimle birleşince Fenerbahçelilerin sinirlerini epey germişti.

Tabii bu Türkiye’nin havasından suyundan uzak bir yerden gelen Portekizli Jorge Jesus’un pek de ilgi alanına girmeyen bir etkendi.

Jesus, transfer döneminin sonuna kadar oluşturduğu futbolcu grubu ile Samandıra’ya kapanarak orada yarışacağı kulvarlarda en iyi mücadeleyi verecek takımı bütün bileşenleriyle kurma derdinde olduğunu her fırsatta kamuoyuna gösteriyor.

Samandıra Olgusu, Fenerbahçe’nin yıllardır bir türlü çözemediği bir başka sorun haline gelmişken bu sezon sanki kapalı kapılar ardında orada her karşılaşma için bir tılsım hazırlanan büyülü bir yere dönüştü.

Bütün bunlar olurken Fenerbahçe Yönetiminin sezon başından itibaren ne futbol ne Samandıra’ya ait tek bir müdahalesinin olması ve Samandıra ziyaretlerini azaltması; takımı teknik ekibiyle birlikte başbaşa bırakması bir başka bileşen olarak yerini aldı.

Buralar kontrolü zor alanlardır.

Fenerbahçe hep kendi içine çözülerek yıkıldı.

Tabii onu tetikleyen bir başka unsur da elbette Fenerbahçe’nin dışından gelen o güçlü algı yönetimiydi ki geride bıraktığımız hafta bunun etkileri fazlasıyla hissedilmişti.

Peki Fenerbahçe neyi başardı?

Saha içinde kalarak, mücadele edebilmeyi.

Rakip belki de olabilecek en ters ekiplerden Başakşehir’di. Dirençli, savunması dengeli, gol yemeyen, birbiri ile oynamaya alışmış dahası yıllardır Fenerbahçe için hep sorun olmuş bir takım.

Geçen sezon Fenerbahçe kaybettiği 2 Başakşehir karşılaşmasını kazanmış olsaydı Süper Ligin kaderi başka olabilirdi. O kadar önemli bir ekip.

Böylesi ters takımlara karşı kendi futbolunu oynamak da zordur çünkü seni iyi bilir ve oyununu bozar.

Pas yaptırmaz. Sert oynar. Pes etmez.

Böyle karşılaşmalarda karamboller, duran toplar hatta bir penaltı maçın kaderini belirler veya değiştirir.

Ama hafta arası yaşananlardan sonra olası bir VAR polemiği her şeyin üzerine tüy dikmek anlamına da gelirdi.

Fenerbahçe’nin sezon başından bu yana Dinamo Kiev, Konyaspor, Beşiktaş karşılaşmalarındaki tutukluğu ve sonuca gidemeyişi Başakşehir maçıyla birleşseydi Jesus üzerine bambaşka bir tartışma konusu olacaktı.

Bu Başakşehir’in tam istediği türden bir ortamdı.

Hızlı bir hücum ki karşılaşmanın hemen başında Traore ile bunu da buldu, skoru 1-0 yapıp tüm maçı bu senaryonun içinde götürmesini de sağlayabilirdi.

Evet, yukarıda saydığımız tüm detaylar aslında gerçekleşti.

Fenerbahçe bildiği oyunu bir türlü kuramadı.

Rakip 2. Bölgesinde istediği topları ilk yarı kapmış olsa da isabetli ve etkili pas oyununa dönüştüremedi.

Hızlı hücum oyunu bir bakıma telaşlı futbol hali aldı.

Ancak bu bölümde İrfan Can’ın orta alanda, Valencia’nın ilerideki mücadelesi takımın direncini dik tuttu.

Crespo zaten bildiğimiz oyunu ile sahada yine basmadık yer bırakmazken ısı haritasında epey yer kapladı.

Sağ kanatta oynayan Ferdi ise geçen sezon yükselen futbolunu bambaşka seviyeye taşımaya devam etti ve Crespo ile birlikte Fenerbahçe’nin tılsımı haline geldi.  

Ancak tüm bunlar Fenerbahçe’nin kazanması için yeterli olmuyordu.

Şu bir gerçek ki hücum aksiyonları çok başarısız kalsa da Başakşehir’in savunması yerleşik düzeninden asla taviz vermedi.

Bu Fenerbahçe’nin ileride oynayan oyuncularını bir anlamda yordu ve etkisiz hale getirdi.

Jesus’un 74. Dakikaya kadar kenarda sabırla beklemesi Gazi Koşusunda efsane Bold Pilot’u ısrarla son düzlüğe kadar tutan Halis Karataş’ın jokeyliğini hatırlattı.

Birçok teknik adam taraftar baskısı altında 60. Dakikada çoktan 3 değişiklik hakkını kullanacakken o kenarda bekleyerek sahada her iki tarafın gerilimini de yükseltti.

Ve 74. Dakiksaya geldiğinde ileride işini tamamlamış üçlüyü alıp yerine yenilerini sürdü.

Emre Mor ve Rossi dikine, adam eksilterek rakip savunmanın arasında gedik açmayı iyi beceren oyunculardı ve oyuna girer girmez tam da bu şekilde hareket ettiler.

Bu durum sahada daha yaşlı bir ekiple mücadele eden Başakşehir’i (31,1) zorlayan bir sonuç yarattı. (Fenerbahçe 27,0)

Fenerbahçe’nin rakip alana yıktığı ve 2. Bölgede yoğunlaştırdığı oyun üst üste hatalar ve top kayıplarını beraberinde getirdi.

Rossi’nin attığı gol yayıncı kuruluşunda maçı anlatan Ali Okancı’nın deyimiyle stadyumda bir anda yerçekimini yok etti. Taraftarlar 84. Dakikada gelen golle bu gerilim seviyesi yüksek karşılaşmada büyük bir coşkuyla tribünde havalara sıçradı.

Bu VAR’sız, penaltısız, karambolde olmayan, ceza sahası dışından atılmış mükemmel bir golle kazanılmış çok değerli bir galibiyet oldu ve rakiplere de önemli bir mesaj verdi.

Aynı zamanda takımın kendine duyduğu özgüveni perçinlerken kazanma alışkanlığı olan bir Fenerbahçe yarattı.

An itibarıyla futbol ve basketbolda hem Türkiye hem de Avrupa’da liderlik koltuğuna oturmuş olması da Camia’ya bir başka güven ve mutluluk verdi.

Cumhuriyetin 100. Yılında en büyük şampiyonluk adayı olduğunu bir kere daha kamuoyuna hissettirmiş oldu.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: