Rıdvan Dilmen’in anlattığı hakem suistimali gerçeği ne?


Dün akşam saatlerinde Rıdvan Dilmen’in geçen sezon başında gelişmiş bir olayla ilgili açıklamalarını dinledik.

Ortaya atılan iki isim çok önemli; dönemin MHK Başkanı Serdar Tatlı ve TFF Başkanı Nihat Özdemir.

Rıdvan Dilmen kendine göre bir senaryo mu yazıyor yoksa bir gerçeği mi ifşa ediyor bunu ilerleyen günlerde anlarız diye umut ediyorum.

Bize düşen Rıdvan Dilmen gibi futbol dünyamızın çok önemli bir aktörünün beyanını önemseyerek, ciddiye alarak, üzerine kafa yormaktır.

Anlatılanlara göre MHK Başkanı Serdar Tatlı görevden ayrılmadan kısa (bir gün) süre önce sistem içinde bazı tuhaflıklar olduğunu hissederek VAR kayıtlarını dinliyor ve o kayıtların içinde artık neler konuşuluyorsa bir takım suistimaller olduğuna ulaşıyor veya kanaat getiriyor.

4 hakemin bir an önce futbol camiasından uzaklaşması gerektiği söylüyor.

Konuyu hemen TFF’ye aktarmak için harekete geçiyor.

Ancak sistemle ilgili bir sorun çıktığında her zaman yaşandığı gibi kurumun içinde duvarlara çarpıyor.

Çok tanıdık değil midir?

İşleyen bir düzen var; “bir tuğla çekerseniz tüm duvarın yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalma” durumu söz konusudur.

Kritik soru şudur;

Artık her ne yapıyorlarsa, suistimale karışan bu 4 hakem sistemin içindeki bir istisnai durumun sonucu mudur, yoksa ucu yakalanmış çok büyük bir gövdenin kuyruğu mudur?

Bir bilgi daha veriyor Rıdvan Dilmen; bu 4 kişiden bazıları veya biri bugünkü gündemde adı geçen isimlerin arasında yer almaktadır.

Serdar Tatlı’nın vermeye çalıştığı mücadele sonuçsuz kalıyor. 4 hakem görevlerinde kalmaya devam ediyorlar.

Görevi bırakan Serdar Tatlı oluyor.

Rıdvan Dilmen olayın patlak verdiği tarihi 20 Ekim 2021 olarak veriyor. Arşivlerde Serdar Tatlı’nın görevden ayrıldığı tarih de 21 Ekim 2021 olarak geçiyor.  

Tarihleri belki karıştırıyor ancak bu bahiste 3-5 günün hesabını yapmamak gerekiyor.

Eğer kronoloji ve bilgiler doğruysa Serdar Tatlı’nın görevden ayrılmasına neden olan konunun bu olduğu da çok açık bir şekilde anlaşılıyor.

MHK Başkanı değişiyor, TFF Başkanı görevini bırakıyor; ama hakemler işlerinin başında çalışmaya devam ediyorlar.

Hakemlerin yaptığı şey ne; suistimal.

Neyi suistimal ediyorlar? Biraz düşünelim.

“Bir hakemin görevi nedir?”

“Müsabaka yönetmek.”

“Bir karşılaşmanın sonucundan neler çıkar?”

“Öncelikle iki takımın puan sıralamasındaki yeri ve buna bağlı rakipleriyle olan sıralaması belirlenir.”

“Başka?”

“O karşılaşmada oynayan futbolcuların durumu… Bir sonraki maçta oynayıp oynamamaları vs.”

“Başka?”

“Bahis!”

“Yani?”

“Maç veya maçların sonucuna göre o karşılaşmalar üzerinden para kazanmak mümkündür.”

“Ne kadar?”

“J Bilmem, ne kadar kazanmak istersin?”

Evet, suistimalin ucu öylesine açıktır ki nereye kadar uzanacağı asla kestirilemez.

  1. Süper Ligin şampiyonunu belirler
  2. Birden fazla takımın kümede kalması veya düşmesine etki eder
  3. Tüm takımların sezon içinde yaptığı yatırım, transferlerin; futbolcu ve teknik adamların kaderini değiştirir
  4. Kamuoyunda gereksiz ve uzun uzadıya süren polemiklere sebebiyet verir
  5. Derin sürtüşmeler ortaya çıkar
  6. Hak etmeyenler kahraman, hak edenler de başarısız olur!
  7. Köklü kulüplerin, camiaların birbirlerine düşmelerine, kavgalarına, taraftarlar arası düşmanlıkların oluşmasına yol açar

Okurken bir taraftan da örnekleriyle düşünüyorsunuz değil mi?

Ben de yazarken oradan oraya gidiyorum.

Kendime tekrar şu soruyu sormadan edemiyorum.

Artık her ne yapıyorlarsa, suistimale karışan bu 4 hakem sistemin içindeki bir istisnai durumun sonucu mudur, yoksa ucu yakalanmış çok büyük bir gövdenin kuyruğu mudur?

Sizin fikriniz nedir bilmiyorum ancak futbol gibi tüm dünyada böylesine önemli ve gözler önünde olan bir olgunun içinde kimselerin haberi olmadan suistimal yapmanın büyük bir cesaret işi olduğunu düşünüyorum.

Bu işin Platini gibi ya en tepesindeki bir kişisi olacaksınız ya da büyük bir organizasyonun parçası…

Rıdvan Dilmen’in anlattığı olayın sonucunda TFF’deki yetkililerin bu suistimalin üzerine gitmedikleri sonucuna varıyoruz.

Neden?

Bu 4 hakemden mi çekindiler yoksa bu 4 hakemin ilişkide olduklarından mı?

Bilmiyoruz.

Ama bugün soru sorma hakkımız var. Üstelik ortaya çıkan bu şaibeli durum hem geçen sezonu hem de bu sezonu da suistimale açık hale getirmiş oluyor. Bu durumda ortada çok karmaşık ve organize bir yapı ile karşı karşıya olma ihtimali beliriyor ve geçmişte olan her şeyin sorgulanmasını gerektiriyor.

Daha vahim tablo 50 gözlemci isminin de suistimallere karışmış olma ihtimali.

Rıdvan Dilmen lafın arasına bunu da sıkıştırıveriyor.

Tam bu noktada geçmiş dönem MHK Başkanlarının kim olduğunu kendime soruyorum. Serdar Tatlı böyle bir işe nasıl ve neden kalkıştı ve öncesinde nerelerdeydi, hangi kurullardaydı?

Milenyumla birlikte görev yapmış eski MHK Başkanlarını alt alta sıralayalım mı?

Bülent Yavuz 2000-04
Sabri Çelik 2004-05 (1.Dönem)
Ufuk Özerten 2005-06
Mustafa Çulcu 2006-07
Hilmi Ok 2007-08
Oğuz Sarvan 2008-11
Yusuf Namoğlu 2011-12 (1.Dönem)
Zekeriya Alp 2012-14 (1.Dönem)
Yusuf Namoğlu 2014-15 (2.Dönem)
Kuddusi Müftüoğlu 2015-16
Yusuf Namoğlu 2016-19 (3.Dönem) (Serdar Tatlı kurulda) (VAR 2018-19)
Sabri Çelik 2019 (2.Dönem)
Zekeriye Alp 2019-2020 (2.Dönem)
Serdar Tatlı 2020-2021
Ferhat Gündoğlu 2021-2022
Sabri Çelik 2022-23 (3.Dönem)
Lale Orta 2023-…

Bu 4 hakemden bazılarının bugünkü gündemde adı geçen hakemler olduğu ifade ediliyor.

Bugünkü gündemin konusu ne?

Adana Demirspor-Fenerbahçe karşılaşmasının sonucuna direkt etki eden hatalı kararların oluşması.

Ölümcül soruyu sormamız gerekiyor.

“Bu hakemler karşılaşmanın sonucuna etki eden bu hatalı kararları bilerek, isteyerek ve kasten vermiş olabilirler mi?”

Bir soru daha…

“Eğer ortada kasıtlı ve suistimale açık bir durum varsa buradaki amaç nedir? Bahis mi yoksa bu maçın sonucuna bağlı ligin kaderini mi belirlemek istemişlerdir?”

Hangisi sizin için daha önemli?

Başka bir soru daha soralım.

“Bugün ortada dolaşan 4 hakem ve 50 gözlemci sadece kendi aralarında mı sonuç belirliyorlar, yoksa işbirliği içinde oldukları Süper Ligin Kulüpleri, yöneticileri, idarecileri, teknik direktörleri, futbolcuları da var mı?”

Rıdvan Dilmen kendine tüm bu soruları sordu mu bilmiyorum.

Bildiğim bir şey varsa o da şudur kendime sorduğum ve sizinle de burada paylaştığım tüm bu soruların cevaplarını ve daha fazlasını Rıdvan Dilmen’in çok iyi bildiğidir.

Yıllardır futbol iklimimize egemen olan bir iyi saatte olsunlar gerçeği vardır.

Bizim gibi faniler fırsat buldukça tamamen sezgilere dayalı bir şekilde bu iyi saatte olsunların yaptıklarını kimi zaman sorularla bazen küçük itiraflarla anlamaya, yakalamaya, bir ipucu bulmaya çalışıyoruz.

“Şüuyu vuukundan beterdir” deyişi bir hakikattir.

Bir olgunun, olayın dedikodusu, gerçeğinden daha beterdir!

Peki ya bu bir dekor; gerçeğin üzerini örten bir şeyse?

Ve bu durumun farkında olup, hatta bundan nemalananlar, olan biten ortaya çıkmasın diye her şeyi daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hale getirmek için bize tiyatro oynuyorlarsa?

Arada sırada sistemi sorgulayıp, değiştirmeye veya düzeltmeye çalışanlar hemen dışarı atılıp, üzerlerine deli gömleği giydiriliyorsa?

Size bir soru daha sorayım?

Bir olayda kimin en fazla sesi çıkar?

  1. Mağdur olanın (derdini anlatmaya çalışıyordur)
  2. Her şeyin farkında olanın (derdini anlatmaya çalışanı engelliyordur)

Rıdvan Dilmen’in ortaya attıkları yenilir yutulur bir lokma değildir. Geriye dönük son bir, iki, beş, on yılın şampiyonluklarını mercek altına alacak bir beyandır.

İspatı da zor değildir.

Yeter ki ispatlanması, gerçeklerin ortaya çıkması istensin.

Aksi durumda yani eğer işleyen çarklar sistemin devamından yana tavır koyarlarsa Rıdvan Dilmen’in üzerine deli gömleği giydireceklerdir.

Ya da dün akşam yeni bir milat olacaktır.

Gerçekler mi yoksa sistemin devamı mı?

Bugünden itibaren kimler Rıdvan Dilmen’in anlattıklarının peşinden gitmeye, soru sormaya çalışıyor ve kimler onu karalamaya, üzerine deli gömleği giydirmeye çalışıyor iyi takip edip, ayırt edin.

Rıdvan Dilmen ile 2018 senesinde kısa bir dönem yakın temasım oldu. O dönem benimle paylaştıkları bir takım olaylar vardı. Anlattığı her şey sonrasında doğrulandı veya gerçekleşti.

Onunla Eylül 2018’de yaptığım son telefon görüşmesinde kendisine “neden çıkıp her şeyi anlatmıyorsun?” diye sormuştum.

Bu sistemin gücünden ve kendisinin yalnızlığından bahsedip, telefonu kapatmıştı. Ben bir daha ona ulaşamadım. O da beni aramadı.

Bu aralar sürekli bahsediyorum; Yönetilemeyen Büyüklük Fenerbahçe isimli eserimde “birkaç iyi adamdan” söz etmiştim. Onlardan biri Rıdvan Dilmen, diğeri de Aykut Kocaman’dır.

Her ikisi de bugünün birer yalnız bireyidir.

Onlarla, üstlendikleri rollerle kıyaslamam belki ölçek olarak küçük kalabilir ancak ben de son 10-12 yılda yaptıklarımla kendimce bir çeşit yalnızlık yaşadığımı söyleyebilirim.

Gerçeklerin tarafında olmak, sistemin çarklarıyla mücadele etmek insanı yalnızlaştırıyor.

Bizim gibiler okuyucuya sadece gerçeklerin bir tarafını anlatma derdindeki kişileriz.

Okuyucu gerçeklerle değil onu konfor alanında tutanlara prim verdiği için sistem işlemeye, çalışmaya devam ediyor.

Ben Rıdvan Dilmen’in anlattıklarının doğruluğunu asla ispat edebilecek durumda değilim.

Elimde tek bir seçeneğim var; inanmak ya da inanmamak.

Siz benden hep şu özdeyişi duydunuz.

“Görünen ile öz aynı olsaydı bilim olmazdı!”

Yani, hayatın görünen tarafı her zaman bize gerçeği göstermez. Eğer derdiniz gerçeğe ulaşmaksa o zaman bilimsel merakı, sorgulayan aklı kullanmanız gerekiyor.

İnanmak benim için basit bir tercih değil; yıllardır incelediğim, araştırdığım ve daha çok da sezgilerimle sorular sorarak ulaştığım bir gerçek aynı zamanda.

Nasıl bir karar alma süreci sonrasında bunu yaptı bilemiyorum ancak Rıdvan Dilmen çok cesurca ve aynı zamanda buzdağının çok küçük bir parçasına dair açıklamalarda bulundu.

Hepsini ispat edecek durumda olduğunu düşünüyorum; yoksa bu işe girişmezdi.

Tekrar soralım…

Artık her ne yapıyorlarsa, suistimale karışan bu 4 hakem sistemin içindeki bir istisnai durumun sonucu mudur, yoksa ucu yakalanmış çok büyük bir gövdenin kuyruğu mudur?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: