"Cana can katan o nisan sabahında gökteki alevli yıldızın gönderdiği ışınlarla yanıp tutuşan uçsuz bucaksız ovanın dört bir yanından derin bir uğultu yükseliyordu. İnsan bitiyordu topraktan, gelecek yüzyılda ürün vermek üzere yavaş yavaş filizlenen, pek yakında yerküreyi sarsarak başverecek olan, öç almak için yanıp tutuşan, kapkara insan ordusu boy atıyordu." 13 Mayıs gecesi Soma'da henüz …
Sertab-Demir ayrılığına dair; “kapanmayan gönül hesapları”
Son birkaç haftadır magazin sayfalarında Sertab Erener-Demir Demirkan ilişkisinin sonuçlanması ve Demirkan'ın lise arkadaşı Seda İnce ile başlayan ilişkisi var. Merak ettim, Demir Demirken kaç yaşında diye; 1972 doğumluymuş. Kendisiyle aynı kuşak içinden geliyor sayılırız, üç sene var aramızda. Sertab Erener de bir önceki kuşağa karşılık geliyor; ancak fark etmiyor, özellikle 1980'li yıllardan sonra doğmuş …
"Sertab-Demir ayrılığına dair; “kapanmayan gönül hesapları”" okumaya devam et
Türkiye’de yazar olmayı kimler belirliyor?
Oğuz Atay, Tutunamayanlar'ı yayınevine gönderdiğinde kitabın basılması için bazı kısımlarının çıkarılması talebiyle karşılaşmıştır. Editöre göre "bu bölümler hem çok uzundur hem okuyucu için gereksizdir." Yazar o gün kitabı için direnmiş ve bugün okumaktan çok büyük keyif aldığımız haliyle kalmasını sağlamıştır. Tutunamayanlar hala bir kısım eleştirmenler için hem okunması, hem anlaşılması hem de kabul edilmesi çok …
"Türkiye’de yazar olmayı kimler belirliyor?" okumaya devam et
Nedir tutunamamak meselesi?
Başbakan tarihi yeniden yazmaya kararlı ya edebiyatımızın baş yapıtlarından bir tanesi Tutunamayanlar'ı yeniden yorumluyor, bütün anlamını içeriğini, kurgusunu bozuyor. Buradan çıkacak en güzel sonuç belki de toplumun Oğuz Atay okumamış geri kalan unsuralarının bu büyük yazarın adını Başbakan'ın ağzından duyarak, ilgi göstermesi ve okumaya yönelmesi olur. Ne diyor Erdoğan; "200 yıl boyunca bu toprakların asli …
Yeni kitap öncesinde, Türkiye’de yayınevi gerçekleri…
Bir yazar için en zor sınavlardan biri yayınevi ile kitabının basımı ile ilgili yaptığı görüşmedir ve ben bunu yaklaşık 10 yıldan beri her kitap öncesinde yaşıyorum. Her yazar bilir ki mesele bir kitap yazmak değil, onu okuyucuya ulaştırmaktır. Tarih boyunca da bu sorun yazarların peşini hiç bırakmamıştır. Bildiğimiz, tanıdığımız bütün yazarlar kitap yazma serüvenin en …
"Yeni kitap öncesinde, Türkiye’de yayınevi gerçekleri…" okumaya devam et
Oğuz Atay: “…oysa düşündükçe yok oluyorum.”
“Geçer elbet efendim. Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer; ama mutlaka geçer.” Kaç Oğuz Atay yazısı yazdığımı hatırlamıyorum. Bir gün bütün bunları bir araya getirmeliyim belki de... Bugün 13 Aralık 2013, Oğuz Atay 36 yıl önce belki de böylesine soğuk bir İstanbul kışında 43 yaşında gözlerini hayata kapamıştı. O …
"Oğuz Atay: “…oysa düşündükçe yok oluyorum.”" okumaya devam et
Sn. Altınel, Oğuz Atay’ı sevmeyi değil Tutunamayanlar’ı okumayı başaramamış bir kişidir.
NOTOS Dergisi’nin Haziran-Temmuz sayısı Oğuz Atay üzerineydi. Yazarların genel şanssızlığı öldükten sonra konuşulur olmalarıdır. Bu anlamda Oğuz Atay da payına düşeni fazlasıyla almıştır. Özellikle 1980’den sonra Oğuz Atay’ı keşfeden dönemin gençliği eserlerini elinden düşürmezken fazlasıyla da düşünmüştür. Oğuz Atay üzerine bir şeyler yazmak, düşünmek, araştırmak ya da bir derginin sayısını ona ayırmak neredeyse edebiyat dünyamızın …