16 Temmuz 1969…
Hürriyet Gazetesi o gün şöyle bir başlık atmış; “İnsanoğlu’nun en büyük macerası bugün başlıyor.”
İçinde üç Amerikalı astronot bulunan Apollo 11 Ay’a gidecek insanları taşıyacaktır. Astronotlar; Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins…
Apollo 11 Cape Kennedy Uzay Merkezi’nden fırlatıldığı sırada Türkiye’de saatler 15.30 ile 16.00 arasında bir yeri gösteriyordur.
Tam da o sıralarda okumakta olduğunuz satırları yazan kişi tam bir gün boyunca annesine verdiği büyük sancı ve acılar eşliğinde dünyaya gelme mücadelesi veriyordu.
Apollo 11’in dünyadan ayrıldığı saatle benim dünyaya gelişim aynı zamana denk gelmiş.
Aynı yıl doğan birçok adaşımla gibi ismimin Uzay olmasına karar vermiş Dedem.
“Benim için küçük ama insanlık için dev bir adım diyerek” Aya ilk defa ayak basan Neil Armstrong çocukluğumda ismini duyduğum ilk yabancı kişiydi. Çünkü aile büyüklerim adımla ilgili öyküyü her seferinde bu ismi ve Apollo 11’i tekrarlayarak anlatırdı.
Bu nedenle Neil Armstrong benim için her zaman farklı bir anlam ifade etmiştir.
Neye ilgi duymuşsa ben de ister istemez o gündemi takip etmişimdir. O’nun Nuh’un Gemisi ile olan ilgisi, bir süre Ağrı Dağı’na tırmanma macerası benim de ister istemez algımı, ilgimi etkilemiştir.
Ölüm haberini 25 Ağustos 2012 Cumartesi günü oynanan Fenerbahçe-Gaziantepspor karşılaşmasının devre arasında Twitter üzerinden aldım.
Bir an için karşılaşmadan koptum; bu satırları yazmak istedim.
Bir vesileyle isim babam sayılan Neil Armstrong’un hatırası önünde saygı ile eğiliyorum.
Uzay Gökerman 