Vay be çok delikanlı ‘aydınsın’ Ahmet!


Bu ülkenin en büyük sorunu aydın diye ortalıkta dolaşanlarının ya zekâ sorunu yaşamaları ya da sürekli bir hesap içine girerek bir yerlere hizmet etmesidir.

Bu iki temel sebebin iç içe girdiği de bir başka gerçektir.

Zekâ sorunu aslında o kişilerin bulundukları makama gelme şekilleriyle ilintilidir. Birçoğu beşik ulemasıdır; aydınlık etiketini babadan oğula taşır.

Varoluş sebebi ebeveynleridir. Bilinirlikleri, tanınır olmaları, sözlerinin mecliste dinleniyor olması zaten o oralarda küçük bir çocukken bile “göster amcalara pipini” yakınlığıyla ilişkilidir.

Yazdıkları ve eser diye yutturduklarıysa yine ebeveynlerinin kurduğu ilişkilerden kaynaklanan “bizim Ahmet yazmış, onun eserini basmayacağız da kiminkini basacağız?” meselesinin içindedir.

Ne hikmetse şans her zaman onların yanında olur.

Hesap içindedirler çünkü doğuştan kullanılabilirlik özellikleriyle donanmışlardır.

Onların içinde bulundukları dost meclislerinde hangi tür konuşmaların, ittifak, uzlaşma ve konsensüslerin olduğu, ne tür belirleyici irade sergileneceği ile ilgili bilgiye biz sıradan ölümlüler asla vakıf olamayız, zaten anlayamayız da.

Anlayamadığımız ve aptal olduğumuz için onlar aydındır!

Nasıl olur da her türlü bilgi, belge bunların eline geçer, devletin en gizli mahremi onlara açılır; bir çeşit mucize varlık veya çok önemli şahsiyet olmalarıdır.

Durduk yerde bir gazete kurmaya karar verir ve sonra o gazete dönemin bütün önemli olayları ve operasyonlarının merkez üssü, kamuoyu yönlendiricisi olur.

Bütün mesele ve yetenek şahsiyetin kendisinde midir yoksa kullanışlı olmalarının sonucu bir görev tebliği midir?

Sonra bir anda o görevinden sıkılır, yorulur, geri plana çekilir, bir bakarsın işler bu sefer tam tersine dönüvermiştir.

O yine beşik uleması olmanın nimetinden faydalanmış, olması gereken yerde bulunmuş ve bırakma, terk etme ve kaçma zamanlamasını tam isabetle sağlamayı bilmiştir.

Türkiye‘nin içinde bulunduğu her türlü sebep sonuç ilişkilerinin içinde bu kişilerin veya etrafındakilerin olması kuşkusuz bir tesadüf değil, bir zorunluluktur.

Ülkemiz bu zorunluluklara mahkûm edildiği için bu durumdadır.

Aziz Nesin ve Attila İlhan bu gerçeği yüzdeleriyle ifade ederek net bir bilgi olarak ortaya koymuştur; bu iki sayısal veriyi ve kimlere ait olduğunu iyi okuyun ve öğrenin.

Şimdi 21. Yüzyılın başında bir ülkede nasıl darbe yapılır ve Türkiye’nin neredeyse bütün çok partili döneminin içinde yer almış, bütün darbelerini görmüş, yaşamış, sebep sonuç ilişkilerini anlamış olması gereken aydınının dilinden okuyoruz.

“Korgeneral Engin Alan’ın o seminerdeki konuşmasını dinlediniz mi ya da okudunuz mu?

Ben size o konuşmanın bir bölümünü hatırlatayım:

“Birlikler tamam. İstanbul üzerine çöküyoruz. Yönetime el koyuyoruz. Belediye başkanları, kamu kurumunda çalışanlar değiştirilecek. Tutuklanacaklar.

Sert müdahale olacak. Acıma bilmem ne yapmak yok, tepeleme var. İsrail örneğinde olduğu gibi sert müdahale olacak.

Rejim aleyhtarı dernek, gazeteler, yurtlar, kuruluşların listesi dosyada ve perdede.” (*)

İşte bu değerlendirme ve zekâ seviyesiyle bir dönem insanlara darbe diye bunlar yutturuldu.

Aynen 3 Temmuz’da şikenin tezgâhlanması gibi.

“Çocuklar, ordu İstanbul’a Balyoz gibi iniyormuş, Mehmetçim senin evde şöyle gösterişli bir bavul var mı? En gencimiz sensin nasıl olsa, bu valizi taşımak sana düşer, hadi bir koşu köşedeki adliyeye bırakıver!”

Bu ülkenin aydını 12 Eylül’ün ne olduğunu bu topluma anlatabilmiş mi de Balyoz’u anlayacak, anlatacak?

Darbenin ne anlama geldiğini söyleyebilmiş mi?

İşte Ahmet’in yorumuyla Balyoz da böyle bir darbe işte!

Darbe askerin Genelkurmay’da gizli odalarda tezgâhladığı, planladığı bir hazırlık mıdır? Bu mudur darbe Murat Belge, Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Halil Berktay? (Buraya daha ismini yazacağım o kadar çok isim var ki!)

Sahi yeri gelmişken bir soru da Murat Belge’ye soralım.

“Bu sene seçimlerde kimi destekliyoruz? Karar verdiniz mi?”

Bize yutturmaya çalıştığınız şey bu muydu yoksa entelektüelliğiniz mi? Hangisinin örtüsü altında diğer yalanı gizlemeye çalışıyordunuz?

Ama son çıkışıyla hak ediyor, şunu söylemeden de geçmeyelim.

Vay be çok delikanlı ‘aydınsın’ Ahmet!

Ülkenin aydınlığı sizlere emanet!

(*) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/225305/Cumhuriyet_e_yazdi…_Ahmet_Altan_meydan_okudu.html

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: