7 Haziran bir yarı-devrim midir?


Siyasette bazen coşku anlarında ilginç kavramlar kullanılabiliyor. Onlardan birini de Yalçın Küçük ortaya atmış ve 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını “yarı yarıya-devrim” olarak yorumlamış.

Deniz Hakan: Yalçın Hocam, bir hafta oldu, seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özetleyebilir misiniz?

Yalçın Küçük: “Üçüncü Meşrutiyet” diyebilirim. Birincisi 1875-76, ikincisi 1908’dir ve şimdi 2015 yazındayız. “Yarı yarıya devrim” ya da eksik devrimdir, öyle görüyoruz. Tocqueville’in ünlü kitabı “The Ancien Regime” ile benzerlik kurabiliriz. Devrim, ancak “à demi faite”,yarı yarıya yapılmış ve arkası yoldadır, öyle bakıyorum. Fransız Devrim’i öncesinde yarısı yapılmıştı, bizim Haziran Devrim’i başında yarımdır, öyle bırakamayız. (*)

Açıkçası abartılı bulduğumu ifade edeceğim. Girişte de belirtmiştim bu bir coşku, hezeyan sonucu ağızdan çıkmış bir söylem olduğunu düşünüyorum.

Evet, Türkiye‘de bir devrim süreci yaşanıyor ve kesintileriyle devam ediyor; nedir bu, burjuva demokratik devrimi.

Birinci ve İkinci Meşrutiyet ile mutlakıyet rejimi sarsılmış, Cumhuriyetle ortadan kaldırılmıştı. Mutlakıyetin ortadan kaldırılması bir devrimdir. Sonrası bu devrim sürecine dairdir.

Cumhuriyet, İzmir İktisat Kongresiyle birlikte ekonomik modelini belirlemişti.

Türkiye modern batı modeli bir devlet olacaktı; Sovyetik anlamda sosyalist değil.

Ancak Türkiye’de kapitalizmin en temel altyapı kurumları olmadığından sınıflar da belirginleşmemişti; daha çok etnik kimlikler ve cemaatler/tarikatlar üzerinden siyaset yapılabiliyordu.

(Araya bir parantez açalım; etnik kimliğe bağlı siyaset ülkemizde maalesef hala var ancak bunun modern demokrasiyle yakından uzaktan ilgisi olmadığını belirtmeliyiz. Milliyetçilik kapitalizmin ilk ürünlerinden biridir; ancak süreç onu ortadan kaldırarak sınıf temeli üzerine oturtur. Daha sonra bu konuyu detaylandıracağım.)

Türkiye’nin yakın tarihi yerli bir burjuvazi sınıfının oluşturulması üzerinedir.

Burjuvazinin doğal sonucu da elbette işçi sınıfının ortaya çıkmasıdır.

Ancak geride bıraktığımız tarih boyunca ne gerçek anlamda burjuvazi ne de işçi sınıfı oluşmadığından daha doğrusu sınıflar arasında kesin ve net ayrımlar belirginleşmediğinden burjuva demokratik devriminin tamamlanmasından söz edemiyoruz.

Evet, ortada bir işçi sınıfı var ancak hala geleneksel, yerel, feodal bağlarla kırsala bağlılığını sürdürüyor. Bu ona sınıfsal bilincini tam olarak idrak etmesine de engel oluyor.

HDP 14 ilçede yüzde 90'ı geçti

Araya bir açıklama eklemek durumundayım.

Kürt sorununun özünde de bu var. Etnik kimlik sorunu sınıfsal mücadelenin ve bilincin önüne geçiyor, engel oluyor. Seçimlerden önce HDP’nin bir sol (sosyalist) parti olmadığı yönünde yaptığım ve büyük de tepki çeken tespitimin özünde söylemek istediğim şey buydu.

Şimdi HDP’yi besleyen ana omurga Kürt unsurudur. İşçisi, köylüsü, sosyalisti, aşırı milliyetçisi, İslamcısı, hatta aşireti, ağası, sermayesiyle içinde karışık bir haldedir. CHP‘nin Cumhuriyetin başındaki ilk hali gibidir. Kürt sorunu ortadan kalktığında, çözümlendiğinde, eğer hala Kürtler bu topraklarda yaşıyor olursa kuşkusuz siyaset sınıfların gruplaşmasına göre yapılır hale geldiğinde HDP bu haliyle fazlasıyla arkaik kalmış olacaktır. (**)

Kaldığımız yerden devam edelim.

1960 Darbesi her şeyden önce 1945 ile başlayan çok partili siyasetin yani bu burjuva demokratik devrim sürecinin kesintiye uğramasıdır.

Hep konuşulan şeydir; DP, 27 Mayıs öncesinde erken seçim kararı alabilmiş olsa ve seçimler yoluyla iktidardan inmiş olsa bu toplumsal anlamda bir demokrasi bilincinin yerleşmesi bakımından kazanım sağlayacaktı.

Aynı şeyleri 1971 ve 1980 Darbeleri için de söylemeliyiz.

1980 Darbesi öncesinde Türkiye demokrasisi çok kötü sınav vermiştir.

Aylarca bir Cumhurbaşkanı seçememek, uzlaşamamak; kelimenin tam anlamıyla “biz bu işi tek başımıza yapamıyoruz” demenin ilanıydı. Demokrasiye böyle bir boşluk koyduğunuzda orayı mutlak surette doldurmaya aday demokrasi dışı kurumlar olacaktır.

1991 seçimlerinde ANAP’ın iktidarı kaybetmesi ve DYP-SHP Koalisyonunun kurulması belirli anlamlarda demokratik kazanımdı.

Ancak bu koalisyonla birlikte Türkiye’deki derin devlet mekanizmasının tekrar devreye girmesi 1990’lı yıllar demokrasimizin üzerine simsiyah bir örtünün örtülmesine neden olacaktır.

28 Şubat, DSP, MHP, ANAP koalisyonu fazlasıyla zorlama süreçlerdi.

Ancak bütün bu süre boyunca Türkiye’de içten içe gelişen bir burjuva sınıfından söz etmek mümkündür.

2002’de AKP‘yi iktidara taşıyan ve orada 13 yıl tutan, AKP’nin üzerine bir iktidar kurduğu sınıfsal gerçeklik işte bu yeni burjuva sınıfıdır.

Tüm Cumhuriyet tarihi boyunca kurulmuş belki de en güçlü iktidar yapısıydı 13 yıllık AKP hegemonyası ve sistemi değiştirmeye kadar dayanmıştı.

“7 Haziran Seçimleri” sıradan bir parlamentoya milletvekili seçimi değildi; sonucunda ucu başkanlık düzenine doğru dönüşebilecek bir referandumdu.

Cumhurbaşkanı meydanlarda bunun için oy istedi.

Ancak halk direniş, karşı duruş gösterdi.

Cumhuriyet tarihinin en bilinçli ve demokratik anlamda en belirgin tercihini kullandı.

10 ay önce %52 oy ile Cumhurbaşkanı seçtiği kişinin meydanlardaki başkanlık istemini %40 ile geri çevirdi.

Yetmedi, Meclis’e bir de Kürt hareketinin partisini gönderdi; onu Türkiyeleştirerek siyasete dahil etti.

Ve AKP’yi iktidardan aşağı indirdi.

Bütün bu olan bitenler 7 Haziranı burjuva demokratik devriminin nihai bir sonucu olan bir demokrasi kazanımı yapıyor.

1960’tan tam 55 sene sonra halkın oyları ve iradesiyle bir iktidarın sona ermesini sağlıyor.

Bu yeni bir devrim değildir. Geç kalınmış bir tarihsel gerekliliğin yerine gelmesidir.

Yalçın Küçük eğer bunu söylemek istiyorsa evet doğrudur, 7 Haziran Seçimleri yarı yarıya kalmış devrimin kendisini tamamlamasıdır.

Ancak halkın demokratik bilinci ve tercihine rağmen siyaseti temsil eden partilerin dogmatik, statükoya bağlı, çağın gereklerine yabancı, toplumun ne söylediğini bile anlamaktan uzak duruşlarını gördüğümüzde burjuva demokratik devriminin çözmesi gereken daha çok işi olduğunu söylemek durumunda kalıyoruz.

(*)http://odatv.com/n.php?n=abdullah-ocalan-dahil-genel-af-sart-1606151200

(**)http://blog.radikal.com.tr/turkiye-gundemi/hdpnin-temsil-ettigi-siyaset-nedir-94838

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: