Kürk Mantolu Madonna; mükemmeli aramaya dair.


Bir toplum içsel durumunun ne olduğunu, neler hissedip, yaşadığını yazarlarının ortaya koyduğu eserleriyle dışa vurur. Bu nedenle ülke edebiyatı aynı zamanda topluma dair gizli, şifreli bilgidir. Okullarımızda maalesef bu bilginin özünü göremiyor, anlayamıyoruz. Çünkü gösterilmiyor. “Yazar, şair burada ne anafikir vermek istiyor?” sorusunun önüne geçebilen bir sistemimiz yok maalesef. Daha çok “didaktik” örnekler ön plana …

Yeni kitap öncesinde, Türkiye’de yayınevi gerçekleri…

Ben çalışırken, Susan dışarıyı izliyor...

Bir yazar için en zor sınavlardan biri yayınevi ile kitabının basımı ile ilgili yaptığı görüşmedir ve ben bunu yaklaşık 10 yıldan beri her kitap öncesinde yaşıyorum. Her yazar bilir ki mesele bir kitap yazmak değil, onu okuyucuya ulaştırmaktır. Tarih boyunca da bu sorun yazarların peşini hiç bırakmamıştır. Bildiğimiz, tanıdığımız bütün yazarlar kitap yazma serüvenin en …

Oğuz Atay: “…oysa düşündükçe yok oluyorum.”


“Geçer elbet efendim. Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer; ama mutlaka geçer.” Kaç Oğuz Atay yazısı yazdığımı hatırlamıyorum. Bir gün bütün bunları bir araya getirmeliyim belki de... Bugün 13 Aralık 2013, Oğuz Atay 36 yıl önce belki de böylesine soğuk bir İstanbul kışında 43 yaşında gözlerini hayata kapamıştı. O …

Aşkın içindeki Attila İlhan


“..., sizin mevcudiyetiniz dünyevi olmaktan ziyade, semavi olmak icabeder, adeta şaffaf bir  mevcudiyet! Neye temas etseniz, kameri bir şuayla aydınlanıyor.” (Attila İlhan, Dersaadet’te Sabah Ezanları s.77 İş Bankası) Ruhunuzun derinliklerine doğru bir yolculağa çıkıyorsunuz bu satırları okurken. Yirminci yüzyılın başları. Yıkılan Osmanlı’nın içinde yaşanan yasak bir aşkı anlatan satırlar, bunlar. Aşk zamanın tüm evrelerinde zaten …

“Nihayet insanlık öldü.” Oğuz Atay


Nihayet insanlık öldü. Haber aldığımıza göre,uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre,’yahu insanlık öldü mü?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde,’insanlık öldü mü?’ ya da ‘insanlık ölür mü?’ biçiminde büyük başlıklar yayımlamakta yetinmişlerdir. Fakat acı haber kısa zamanda yayılmış ve …

Türk romanında “Fethi Naci” sorunu


Çok değil daha birkaç hafta önce bir "günlüğünü" okuyup, ondan da bir alıntı yapmıştım. “Fethi Naci Türk romanında ölçüt sorunu adlı kitabında “romandaki ölçüt, romanı değerli kılan şeyi onun tekrar okunma isteği” ile açıklıyordu. Bu ölçüt basit ama çok güçlü; yani herhangi bir sanat eserine karşı onu bir daha dinleme, görme, okuma isteği duymanızla açıklanabilir.” …

Ramayana Destanı


Ramayana yazılmış en eski Hint metinlerinden bir tanesidir. Hatta bir takım görüşler bunun en eskisi, birincisi olduğunu iddia eder. Bilindiği gibi Mahabrahata ve Harivamşa da yazılı destanlar arasında yer alıyor ki, Mahabrahata’nın içinde Bhagavad Gita’yı barındırması gibi bir özelliği de var. Ramayana; yiğit Rama’nın hikayesini anlatıyor. Bilindiği gibi eski tarihlerden yazılmış metinler genel olarak bir …

Oğuz Atay’ın anısına… “Yaşama kurallarından habersizim.”


13 Aralık 1977 günü Oğuz Atay bana göre çok erken yaşta aramızdan ayrıldı. Aslında neden bu kadar erken bir ayrılık yaşandığını yazdıklarını okurken anlamak mümkündür. Kendine herşeyi dert edinen bir kişinin bu kadar yaşaması bile belki de fazladır. Yazacak o kadar çok şey varken gitmek! Oğuz Atay'ın hayatımdaki yeri çok farklıdır. Bu farkı da eğer …

Umberto Eco’nun yeni romanı Prag Mezarlığı’ndan notlar


Umberto Eco yeni bir kitap yazdı; Prag Mezarlığı. Kitaptan bazı okuma notları alarak buraya eklemek istiyorum. Kitaptaki bir çok bilgi Foucault Sarkacı'nda da yer alıyor. "Yahudilerden uzak durabildim, çünkü adlarına dikkat ederim. Avusturyalı Yahudiler zenginleşince kendilerine çiçekleri, değerli taşları ya da soylu metalleri andıran şirin soyadları satın alıyorlardı; Silbermann ve Goldstein bunların en iyi örnekleridir. …

Sn. Altınel, Oğuz Atay’ı sevmeyi değil Tutunamayanlar’ı okumayı başaramamış bir kişidir.


NOTOS Dergisi’nin Haziran-Temmuz sayısı Oğuz Atay üzerineydi. Yazarların genel şanssızlığı öldükten sonra konuşulur olmalarıdır. Bu anlamda Oğuz Atay da payına düşeni fazlasıyla almıştır. Özellikle 1980’den sonra Oğuz Atay’ı keşfeden dönemin gençliği eserlerini elinden düşürmezken fazlasıyla da düşünmüştür. Oğuz Atay üzerine bir şeyler yazmak, düşünmek, araştırmak ya da bir derginin sayısını ona ayırmak neredeyse edebiyat dünyamızın …